İslam insanlığın değişmez hakikatinin ortak adıdır.


Allah'ın peygamberleri aracılığıyla göndermiş olduğu hak din İslam; insanların gözünü açtıkları kainatı anlamlandırabilmeleri, yüce ilkeler doğrultusunda ahlaki bir yaşam sürebilmeleri ve uhrevi saadete erebilmeleri için onlara gerekli kavram, değer ve yasa örgüsünü sunmuştur. İslam'ın insanlığa sunduğu söz konusu kavram, değer ve yasa örgüsü insanca ve izzetli bir hayat sürebilmek için elzem olmuş, bu yüzden insanlık yolunu kaybedip şaşkına döndüğü her defasında ilahi kaynaklı değerlerin ve hayatın getirdiği huzur ve sükûnetin özlemini çekmiştir. 


İnsanlığın ortak özlemi öze dönüşün, fıtratın özlemidir. İnsanlık ilahi hakikatten uzaklaşıp heva ve hevesini kutsadığında yeryüzünde bozgunculuk çıkmış, bu yüzden onları karanlıklardan aydınlığa çıkaracak ve öze dönüş yolunda onlara rehber olacak bir nurun arayışı içerisinde olmuştur. Bu yüzden insanlığın değişmez özünü ifade eden fıtrata uygun bir hayat inşa etmek isteyen her birey, vicdanının derinliklerinden gelen sese kulak verdiğinde İslam'ın hidayet nuruyla karşılaşmıştır. Tarih boyunca bu sese kulak vererek İslam'ın nurunu takip edenler yeryüzünde bozgunculuğu engellemişler, ekini ve nesli korumuşlar, adaletin ve merhametin hüküm sürmesine vesile olmuşlardır.


Hakikatin şahitliğini yapma arzusu hakikatin insani idrake konu kılınmasını zorunlu kılmış, idrak araçlarının ve seviyelerinin farklılaşması da birden fazla düşünsel çabanın ortaya çıkmasını gerektirmiştir. Bu bağlamda hakikat farklı gerçekliklerle tezahür edebilmiştir. Tarihsel süreç içerisinde farklı düşünsel çabalar düşünce ekolleri halini almıştır. Hakikatin farklı ekoller şeklinde tecelli etmesi ise bir çelişki değil, bilakis büyük bir zenginlik olarak kabul edilmiştir. 
İşte tüm bu süreç, yani İslam'ın insani idrake konu kılınması, farklı idrak araçları ve seviyeleri uyarınca çeşitli düşünsel çabalarda ifade edilmesi ve bu ifade biçimlerinin ekolleşmesi "İslam düşüncesi" adı verilen birikimi ortaya çıkarmıştır. Bu bağlamda İslam ve İslam Düşüncesi birbiri ile doğrudan ilişkili olmakla birlikte tam olarak aynı şeyler değildir. İslam ilk insandan son insana kadar tüm insanlık için vazgeçilmez bir rehberlik yaparken ondan neşet eden düşünce zaman ve mekana göre esneklik gösterebilmiştir.


İslami hareketler söz konusu birikimi tarih boyunca hayata aktarmak için çalışmış; zulmün, ifsadın ve şirkin karşısında adaletin, ıslahın ve tevhidin şahitliğini yapmıştır. Kavramsal çerçevesi modern olsa bile muhteva itibariyle kadim olan İslamcılık düşüncesi, İslami hareketlerin tarih boyunca düşünce zeminini besleyen temel hakikatin adı olmuştur. Bizler “islamdusuncesi.org.tr” olarak sahip olduğumuz bu kadim bilgi, birikim ve tecrübeyi bu vesileyle ortaya çıkarma, onu işleme ve ameli bir imkana dönüştürme çabasında olacağız.