İsa Özçelik: Aksa Tufanı operasyonu daha şimdiden tarihin dönüm noktalarından biri olarak kayıtlara geçti

  • PaylaÅŸ:
  • Tarih: 20 Ekim 2024     Y: İsa Özçelik    Yazdır
img
İsa Özçelik: Aksa Tufanı operasyonu daha şimdiden tarihin dönüm noktalarından biri olarak kayıtlara geçti

Küresel hegemonya karşısında Aksa Tufanı dünya halkları için farklı seçeneklerin kapısını aralayabildi mi? Aksa Tufanı İslami hareketlerin düÅŸünsel ve kurumsal yapılanmasını nasıl etkileyecek? Âlim, aydın, akademisyenler, kanaat önderleri ve STK'lar Siyonist soykırım karşısında gerekli performansı gösterebildiler mi? Ä°slam DüÅŸüncesi sitesi olarak daha bir çok soruyu, "Aksa Tufanı" dosyasında İsa Özçelik'e sorduk.  

          1. Aksa Tufanı hamlesine nasıl bir anlam yüklüyorsunuz? Bu süreci önceki operasyonlardan, kıyam hareketlerinden ve maruz kalınan katliamlardan farklı kılan yönler nelerdir?

Aksa Tufanı operasyonu daha ÅŸimdiden tarihin dönüm noktalarından biri olarak kayıtlara geçti diye düÅŸünüyorum. Çok sayıda gözlemci tarafından tarihteki; askeri, siyasi, istihbari ve ahlaki olarak gerçekleÅŸtirilmiÅŸ en destansı bir direniÅŸ hamlesi olarak kabul edilen Aksa Tufanı, dünyanın geleceÄŸine etki edecek bir milat olarak deÄŸerlendirilmektedir.

Siyonist iÅŸgalciler ve İsrail'i İslam dünyasının kalbine yerleÅŸtiren Batı emperyalizmi sayısız katliama imza attılar. Filistinli direniÅŸçiler ise iÅŸgale karşı yüz yıldır, çok sayıda farklı mücadele ÅŸekli geliÅŸtirdi. 2006 seçimlerini büyük bir baÅŸarı ile kazanan HAMAS kendisine karşı yürütülen suikast ve komplolar karşısında 2007'de Gazze yönetimini  devralarak 1987'de kurulduÄŸundan beri yürüttüÄŸü mücadeleyi farklı bir boyuta taşıdı. 17 sene boyunca maruz kaldığı kuÅŸatılmışlığa, boykota, ağır askeri, siyasi ekonomik saldırılara raÄŸmen çok asil bir direniÅŸi ortaya koyan HAMAS bu süre zarfında defalarca İsrail'in hava, deniz ve karadan yoÄŸun bombardımanına uÄŸramış, on binlerce ÅŸehit ve yaralı vermiÅŸti.

Aksa Tufanı, geçmiÅŸte elde edilen çok yönlü birikimi ve direniÅŸ tecrübesini gizlilik içinde, mükemmel bir plan, organizasyon ve adanmışlıkla harekete geçirerek, Arapların gözünde bir mite dönüÅŸen İsrail'in yenilmezlik algısını yerle bir etti.

İzzettin El Kassam ve diÄŸer direniÅŸ örgütlerinin ortaya koyduÄŸu kahramanlık, ne kadar ÅŸaşırtıcı, göz kamaÅŸtırıcı ve hayran bırakıcı ise İsrail ve ABD'nin başını çektiÄŸi Batı emperyalizminin saldırıları da o denli ilkel, barbar ve vahÅŸiceydi. Batı koalisyonu insanlık dışı katliamları tüm dünyanın gözü önünde iÅŸlemekten çekinmedi. Daha ilk günlerde, öldürülenlerin üçte ikisinden fazlasının çocuk ve kadın, geri kalanların ise sivil insanlardan oluÅŸması bu barbarlığı hiçbir derin araÅŸtırma ve gözleme ihtiyaç duymaksızın tüm açıklığıyla ortaya koymaya yeterliydi.

İnsanı diÄŸer varlıklardan üstün ve farklı kılan eÅŸyaya isim verme, kavram üretme özelliÄŸi daha önceki operasyonlarda görülmedik bir ÅŸekilde Aksa Tufanı ile zuhur etti. Belki de ilk kez tüm dünyada bu operasyon İsrail ya da Batılıların isimlendirmeleriyle deÄŸil Hamas'ın bizzat koyduÄŸu isim olan Aksa Tufanı adıyla anıldı. Bu basit gibi gözüken olgu, birkaç yüzyıldır yaÅŸadığımız bilgi ve kavram üretme noktasındaki  acizliÄŸimizden doÄŸan psikolojik çöküntü ve yenilmiÅŸlik duygusunu, tersine döndürecek bir baÅŸlangıç adımı oldu.

Ellerindeki kısıtlı imkanlara raÄŸmen mücahitlerin teknoloji üretmeleri, medyayı etkin bir ÅŸekilde kullanmaları, toplumsal psikolojiyi çok iyi yönetip sosyal çözülmenin önüne geçmek için her türlü fedakarlıkta bulunup gerekli tedbirleri almaları çok önemli ve öÄŸretici bir tecrübeydi. Böylece iki buçuk milyonluk bir halk tüm ihanet ve terk edilmiÅŸliÄŸe raÄŸmen tek vücut olarak dayanılması çok zor ÅŸartlara ve vahÅŸi saldırılara karşı direniÅŸe devam ettiler.

Daha öncede insanlık nice direniÅŸ ve katliamlara tanıklık etmiÅŸti. Ancak katliamların soykırıma dönüÅŸüp anlık görüntülerle bütün dünyanın gözleri önünde, canlı yayında bu kadar pervasızca iÅŸlenmesi ilk defa gerçekleÅŸiyordu. Aynı zamanda Filistinli mücahitlerin yalın ayakla el imalatı bomba ve roketlerle milyon dolarlık teknolojik silah ve tanklara karşı ortaya koyduÄŸu mucizevi direniÅŸ, ekran medeniyetine teslim olan gösteri toplumunun önüne düÅŸüyordu. Gazze halkı; çocuk kadın, yaÅŸlı genç tüm bir toplum olarak ortaya koyduÄŸu vakar ve teslimiyetle dünya halklarını mevcut hakim paradigmayı, küresel hegemonyayı sorgulamaya zorladı.

          2. Aksa Tufanı üzerinden bir yıl geçti. İlk dönem yapılan deÄŸerlendirmeler ve ÅŸu an yapılan yorumlar arasında hangi benzerlik, farklılık ya da tutarsızlıklar var? YaÅŸanılan bir yıllık süreci nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz?

İlk baÅŸlarda Aksa Tufanı operasyonunun ÅŸaşırtıcı, görkemli yapısı iyi niyetli çok sayıda direniÅŸ yanlısını kısa vadeli büyük beklentiler içerisine soktu. İsrail, Batı destekli askeri, ekonomik, istihbari ve teknolojik büyük bir güç olarak kabul ediliyordu ve düzenli bir ordusu olmayan HAMAS İsrail'in karizmasını çizmiÅŸti. Siyonistler müthiÅŸ bir ÅŸok içerisinde saatlerce açıklama yapamamış, birkaç gün içinde Amerika ve İngiltere deniz filoları bölgeye demir atıncaya kadar Siyonistler ÅŸaÅŸkınlık içinde kalmıştı. HAMAS ve bileÅŸenlerinin ortaya koyduÄŸu bu baÅŸarı, birçoklarını direniÅŸçilerin ardı arkası kesilmez yeni mucizeler göstereceÄŸi beklentisine soktu. Azımsanmayacak sayıda uzman ve gözlemci ilk günlerde İsrail'in bir kara operasyonuna girmeyeceÄŸini ya da sınırlı bir kara operasyonu ile yetineceÄŸini ifade etti. Ancak ilk baÅŸlarda tereddüt eden İsrail, küresel hegemonyanın desteÄŸi ve bölge ülkelerinin ihanetini garanti ettikten sonra havadan, denizden yapmış olduÄŸu insanlık dışı katliamlarını topyekûn bir kara saldırısıyla büyük bir soykırıma dönüÅŸtürdü. DireniÅŸçiler ellerindeki imkanlarla Siyonist çetelerine büyük kayıplar yaÅŸattı. Aradan bir yıl geçtikten sonra bile füze atarak direniÅŸin devam ettiÄŸini ortaya koydu. Ancak Siyonizm hiçbir insani deÄŸer taşımıyordu. Gazze'de canlı cansız tüm varlık yok edilmekteydi.

Gazze tamamen yok edilip yüz binlerce ÅŸehit ve yaralı sayısı ile karşılaÅŸtığımızda, bazıları Hamas'ın daha önce hayranlık uyandıran operasyonu hakkında karmaşık duygular içerisine girdi. Bu kadar büyük bir bedele deÄŸer ne elde edildi diye sorulmaya baÅŸlandı. 7 Ekim'in hemen ardından dile getirilen Hamas'ın bu operasyonunun MOSSAD ve CIA'in bilgisi dışında olamayacağı tezi tekrar tedavüle sokuldu. İsrail'in direniÅŸçileri tuzaÄŸa çektiÄŸi, Aksa Tufanı operasyonuna göz yumduÄŸu zira amacının Gazze'yi tamamen ilhak etmek olduÄŸu, Filistinlileri de Sina çölüne süreceÄŸi, bununla da yetinmeyip Arz-ı Mevud hedefleri doÄŸrultusunda  savaşı bölgeye yayarak topraklarını daha da geniÅŸleteceÄŸi savları gündemi iÅŸgal etmeye baÅŸladı.

Halbuki tarih çok sayıda aktörün ortaya koyduÄŸu plan ve refleksle inÅŸa ediliyordu. Müslüman fert, toplum ve yönetimler olarak tarihin akışına olumlu yönde kayda deÄŸer hiçbir katkı sunmayanlar, ÅŸimdi kendi ihmal, ihanet ya da beceriksizliklerini hastalıklı bir tarih okuması yaparak örtmeye çalışıyordu. Hiçbir belge ve delile dayanmadan ilk günlerde ortaya atılan komplo teorilerini kendi haklılıklarına dayanak yapıp Siyonist Emperyalizmin yenilmezlik algısını isteyerek ya da istemeyerek tekrardan inÅŸa ediyorlardı.

Aslında Aksa Tufanı 7 Ekim'de görevini yerine getirmiÅŸti. El Kassam Tugayları ve bileÅŸenleri bir yıl boyunca ahitlerine sadık kalıp inanılmaz kahramanlıklar göstermiÅŸ, Gazze halkı da onlarla birlikte büyük bedeller ödeyerek Aksa Tufanı'nı tüm insanlığa çıkış yolu olacak bir Özgürlük Tufanı'na çevirmiÅŸti. Artık mesele, geleceÄŸin nereye evrileceÄŸi kimlerin nerede konuÅŸlanacağı ile ilgili hale gelmiÅŸtir.

Hamas, Aksa Tufanı hedefleri olarak;

Mescid-i Aksa'nın büyük bir tehdit altında olduÄŸunu ama artık İslam ülkelerinin bunu umursamadığını söyleyip yapmış olduÄŸu hamlede Aksa ismini de kullanarak herkesi bu noktaya odaklanmaya davet etmiÅŸti ve bunda kısmen de olsa baÅŸarılı oldu.

Filistin davasının unutulduÄŸunu, Gazze'nin açık hava hapishanesine döndüÄŸünü ifade ederek bir çıkış yolu aramıştı. Aksa Tufanı ile Filistin davası tüm dünyanın gündemine oturdu ve herkesin bir ÅŸekilde meselesi haline geldi. Gazze ise ne yazık ki kuÅŸatılmışlıktan iÅŸgale, Gazze halkı ise zulme ve katliama uÄŸramaktan soykırıma tabi tutulmaya terk edildi. Ancak diÄŸer yandan da Aksa Tufanı, yalnızca Gazze'nin meselesi haline indirgenen Kudüs-Aksa-Filistin davasını tüm erdemli, özgür insanların meselesi diÄŸer bir deyiÅŸle insanlığın meselesi haline getirdi.

Hamas Arap-İslam ülkelerinin İsrail'le normalleÅŸme giriÅŸimini durdurmak istedi. Arap ülkeleri daha önce İsrail'le iliÅŸki kurmayı ihanet olarak deÄŸerlendiriyordu. Mısır ve Ürdün dışında İsrail'le resmi iliÅŸki kuran yok gibiydi.  Trump "Yüzyılın AnlaÅŸması-İhaneti" giriÅŸimi ile bölge ülkeleri ile İsrail arasında yakınlaÅŸma sürecini baÅŸlattı ve "İbrahim AnlaÅŸması" ile BAE, Bahreyn, Sudan ve Fas İsrail ile iliÅŸki kurdu. Suud ve beraberinde bir grup ülkenin de normalleÅŸme giriÅŸiminde olduÄŸu söyleniyordu. Aksa Tufanı tüm bu normalleÅŸme giriÅŸimlerini ÅŸimdilik durdurmakta baÅŸarılı oldu.

Filistinli esirlerin kurtarılması ve ÅŸartlarının iyileÅŸtirilmesi en önemli hedefler arasındaydı. Bu amaç doÄŸrultusunda rehineler alan Hamas, esirler hakkındaki süreci dinamik bir ÅŸekilde sürdürüyor. Sonucun ne olacağı ÅŸu an için belirsiz.

DiÄŸer bir hedef ise Yahudi iÅŸgalci-terörist-hırsız-yerleÅŸimcilerin Filistin topraklarını yutarcasına yayılmaya devam etmesinin durdurulmasıydı. Gerek Gazze etrafında gerekse kuzey bölgeleri baÅŸta olmak üzere on binlerce iÅŸgalci Filistin topraklarını terk etti. Siyonistler genel bir travma geçirdi. 500 binden fazla Yahudi iÅŸgalci ülke dışına çıktı. İsrail'in demir kubbe önleyiciliÄŸi, ordunun caydırıcı gücü, istihbaratın erken uyarı kapasitesi gibi kabullere olan güven sarsıldı.

İsrail ise Gazze'ye  yönelik savaşının ana hedefi olarak Hamas'ın yok edilmesini öne sürdü. Hamas'ın önemli liderlerini ÅŸehit etse de ÅŸu ana kadar Hamas'ın bütünlüÄŸünü bozamadı. Bu baÅŸarısızlığını dengelemek için çocuk, kadın yüzbinlerce sivili öldürüp sakat bırakarak soykırıma giriÅŸmeyi çare olarak gördü. Emperyalizm önümüzdeki dönemde Hamas'ın askeri kapasitesini ciddi olarak zayıflatsa bile ileriki yıllarda Hamas'ın çok daha güçlü olarak meydan okumasını gerçekleÅŸtireceÄŸi öngörülmektedir. Zira artık Hamas bir davanın adına dönmüÅŸtür.

İsrail diÄŸer bir hedef olarak kendi esirlerinin kurtarılmasını ileri sürmüÅŸtü. Bir yıl boyunca yapmış olduÄŸu operasyonlarda birkaç esiri kurtarabildi. Bu operasyonlarda birkaç kendi esiri için yüzlerce Filistinli sivili gözünü kırpmadan öldürecek kadar vahÅŸileÅŸti. Yani bu hedefine de ulaÅŸamadığı gibi rastgele yapmış olduÄŸu ağır bombardımanlarda Yahudi esirlerin bir kısmını da öldürdü.

Uluslararası mahkemelerde İsrail aleyhine soykırım davaları açıldı. Her ne kadar bu mahkemelerden adil caydırıcı kararlar gelmesi ve bu kararların sonuç alıcı bir ÅŸekilde uygulanması beklenmese de İsrail tüm dünyada yalnızlaşırken Filistin'i tanıyan ülkelerin sayısı daha da arttı.

          3. İslami bir hareket olan HAMAS öncülüÄŸünde geliÅŸen Aksa Tufanı, İslamcılık tartışmalarını ve İslami Hareketlerin düÅŸünsel ve kurumsal yapılanmasını nasıl etkiledi/etkileyecek?

İslam'ı tarihin dışına itme çabalarının akademik ve istihbari boyutunu temsil eden oryantalist çalışmalar İslami Hareketler hakkında karalama kampanyaları düzenlemeyi kendisine görev edinmiÅŸtir. Sömürgecilere karşı fikri bir duruÅŸun yanında fiili olarak mücadelenin de gerektiÄŸini temel ilkeleri arasına alan İslamcılar, emperyalizmin yoÄŸun saldırılarına maruz kalmıştır. Küresel emperyalizm elinde bulundurduÄŸu kaba ve yumuÅŸak güç vasıtalarıyla İslami Hareketlerin teÅŸkilati ve düÅŸünsel yapısını zaafa uÄŸratmak istemiÅŸtir. Sömürgeci güçlerin taÅŸeronluÄŸuna soyunan yerli iÅŸbirlikçiler de İslamcılar aleyhine yürütülen bu algı operasyonlarına büyük katkılar saÄŸlamaktadır.

Medya, akademi, eÄŸitim dünyası, politika ve bürokrasinin köÅŸe baÅŸlarına yerleÅŸtirilen bu karanlık odaklar, İslami Hareketler ne zaman mazlum halklar için bir umut kaynağı olarak ortaya çıksa hemen gerçekleri manipüle edip halk arasında fitne fesat çıkararak kaos ortamı oluÅŸturmaktadır.

İslami Hareketlerin bittiÄŸi, İslamcılığın tükendiÄŸinin iddia edildiÄŸi bir dönemde HAMAS'ın önderliÄŸinde İslami Hareketler tüm dünyanın gündemini belirleyecek Aksa Tufanı hamlesini gerçekleÅŸtirdi.

Batı’nın felsefi, siyasi ve ahlaki çöküÅŸünü tüm dünyaya gösteren Aksa Tufanı, İzzettin El Kassam Tugaylarının esir takası sırasında ortaya koyduÄŸu asil tutumuyla insanlığa, fıtrata uygun bir medeniyet imkanının iÅŸaretini de sunmuÅŸ oldu. Dünyadaki birçok İslami Hareket, direniÅŸçiler ve onların etrafında kenetlenen Gazze halkının bu destansı hikayesinden ilham alarak fikri ve örgütlenme biçimlerini yeni koÅŸullara göre radikal bir deÄŸiÅŸime tabi tutarak emperyalizme ve iÅŸbirlikçilerine karşı acımasız bir mücadeleye gireceklerdir.

İsmail Heniyye, Yahya Sinvar gibi İslami Hareket önderlerinin ortaya koyduÄŸu efsanevi kahramanlıklar yalnızca Müslüman gençleri deÄŸil tüm özgürlük ve yiÄŸitlik sevdalılarını etkisi altına alacaktır. Åžöhret, lüks, israf, yolsuzluk ve zulüm bataklığına saplanmış yöneticiler çok daha ÅŸiddetli bir ÅŸekilde sorgulanmaya baÅŸlanacaktır.

Bütçesinin önemli bir kısmını silahlanmaya harcayan bölge ülkelerinin İsrail'e tek bir mermi sıkamaması derin bir öfke patlamasına yol açacaktır. İsrail'le girdikleri savaÅŸları birkaç gün ve ayda teslim bayrağı çekerek zilletle neticelendiren Arap diktatörlükleri, İslami Hareketlerin Aksa Tufanı ile ortaya koyduÄŸu olaÄŸanüstü baÅŸarısı karşısında çok daha kırılgan bir sürece girecektir.

          4. Aksa Tufanı sonrası gerek Filistin'de gerekse bölge ülkelerindeki mevcut statüko aynı ÅŸekilde devam edebilir mi? BangladeÅŸ'te seküler diktatörün devrilme sürecinde Aksa Tufanı'nın etkisi olmuÅŸ mudur? Benzer sonuçların yarım kalmış Arap devrimlerinde tekrarlanma olasılığı hakkında düÅŸünceleriniz nelerdir?

Yalnız Filistin deÄŸil tüm bölgede köklü deÄŸiÅŸikler olacaktır. Aksa Tufanı'nın yeryüzünün her sokağında, vicdanlı insanların yüreÄŸinden taÅŸan yansımalarının ileride daha derin sonuçlar doÄŸuracağını ön görebiliriz.

Bazıları HAMAS'ın yok edilip El Fetih türü yapılarla yeni bir Gazze ve Filistin modelinin devreye sokulacağını dile getirmektedir. ABD, İsrail ve iÅŸbirlikçi Arap yöneticileri geçici bir süre bunda muvaffak olsalar dahi Aksa Tufanı'nın inanılmaz ÅŸartlarını teneffüs ederek büyüyen Filistinli çocuklar bu tür ihanet sözleÅŸmelerini imzalayanlara asla hayat hakkı tanımayacaktır.

Arap ülkelerinin bir an önce ateÅŸkes yaparak İsrail'le yarım kalan normalleÅŸme adımlarına tekrar dönme niyetinde olduÄŸu yorumları fazlaca iyimser gözükmektedir.

HAMAS'ın tevhit adalet merkezli bağımsız bir ülke inÅŸa etme hedefinin bölgedeki iÅŸbirlikçi diktatörlükleri çok fazla rahatsız ettiÄŸi malumdur. Bundan ötürü bu yöneticilerin HAMAS ve benzeri yapılara düÅŸmanca duygular besleyip iÅŸgalcilerle iÅŸbirliÄŸi yapmaya bundan sonra devam edeceÄŸi beklenmektedir. Ancak yakın dönemde gerçekleÅŸip akamete uÄŸrayan Arap ayaklanmaları Müslüman halklar için fazlasıyla öÄŸretici olmuÅŸtur. Åžu an tüm olup bitenleri oturduÄŸu yerden seyredip yapılan soykırıma sessiz kalan yöneticilere karşı muazzam bir öfke birikmektedir. Bunu fark eden Arap diktatörlükleri aleyhlerine oluÅŸan bu yeni enerjiyi manipüle etmek için her türlü tedbiri almaktadır. Buna raÄŸmen Müslüman halklar elde ettiÄŸi tecrübeler doÄŸrultusunda daha etkin taktik ve stratejiler geliÅŸtirerek yakın dönemde fitili ateÅŸlenecek bir intifadayı bölgesel bir devrime dönüÅŸtürecektir inÅŸallah. Bu baÄŸlamda İslami Hareketler ve bölgenin yerli unsurları hakiki ittifaklar kurarak hazırlanan oyunları bozacak bir strateji geliÅŸtirmek zorundadır. Arap ayaklanmaları tekrar hareketlendiÄŸinde bu süreç artık küresel bir intifadaya dönüÅŸme potansiyeline eriÅŸmelidir. Bunun için de Aksa Tufanı sonrasında tüm dünyada oluÅŸan küresel insanlık vicdanı ile gerçekçi ve uzun soluklu bir iletiÅŸim kurulmalıdır. Meydanlarda, üniversitelerde vicdanın sesini haykıran gruplarla çok katmanlı platformlar oluÅŸturulmalıdır.

BangladeÅŸ'te öÄŸrenci merkezli ayaklanmalar sonucunda gerçekleÅŸen yönetim deÄŸiÅŸikliÄŸinde ülkenin kendi dinamikleri esas olmakla birlikte gösteriler boyunca kullanılan Filistin direniÅŸi görselleri Aksa Tufanı'nın tüm özgürlük hareketlerine bir motivasyon kaynağı haline geldiÄŸini de göstermiÅŸtir.

          5. İİT, Arap BirliÄŸi gibi örgütlerin konumu ne olacak? MeÅŸruiyetleri ve güvenirlikleri uzunca bir süredir yüksek sesle sorgulanan ve iflas ettiÄŸi söylenen uluslararası sistem yerine nasıl bir yeni dünya düzeni kurulacak? Büyük savaÅŸların galipleri tarafından kurulan dünya düzeninin sonuna geldik mi?

İslam İşbirliÄŸi TeÅŸkilatı ve Arap birliÄŸi türü yapıların Müslüman halkların iradesini yansıtmadığı bilinmektedir. Bundan dolayı halkların temel sorunlarına ÅŸu ana kadar kayda deÄŸer bir çözüm üretememiÅŸlerdir. Protokol toplantılarına dönüÅŸen ve yöneticilerin kağıt üzerinde aldığı korkakça kararların zaten bir etkisi yoktur. MeÅŸruiyetlerini kaybeden bu kuruluÅŸlar bölgeyi bekleyen deÄŸiÅŸim süreci sonucunda zaten ortadan kalkacak ve daha sahici yeni birlikler inÅŸa edilecektir.

İslami Hareketlere ve Müslüman gençlere düÅŸen en büyük görev ÅŸimdiden ileride inÅŸa edilecek bu  bölgesel birliklerin fikri ve örgütsel yapısını saÄŸlam temellerde yükseltecek zeminin hazırlanması için yoÄŸun bir çaba içine girmesidir.

Birçok uzman dünya sisteminin tıkandığını ifade etmektedir. Kapitalizmin kendi ekonomik düzenini devam ettirmek ve karşı karşıya kaldığı krizleri savaÅŸ yoluyla aÅŸmak konusunda kötü bir ahlaki yapıya sahip olduÄŸu bilinen bir gerçektir. Uzun  süredir kurdukları örgütlerle vekalet savaşı üzerinden sosyoekonomik, jeopolitik hedeflerine ulaÅŸmaya çalışan küresel ve bölgesel güçler, Ukrayna örneÄŸinde olduÄŸu gibi devletleri vekalet savaÅŸçısı konumuna getirmiÅŸtir.

Anlaşılan o ki kapitalizm ötesi yeni düzene geçmek için daha büyük altüst oluÅŸlara ihtiyaç duyulmaktadır. Pandemi gibi farklı enstrümanların, bahsedilen bu yeni düzen için araçsallaÅŸtırıldığı ancak daha büyük ölçekli bir sarsıntıya ihtiyaç duyulduÄŸu ifade edilmektedir. ABD hedeflediÄŸi bu yeni düzen için rakiplerini erken bir savaÅŸa sürüklemek isterken aynı zamanda onların gücünü tüketen taktiksel hamlelere de baÅŸvurduÄŸu ortadır. Çok sayıda gözlemci büyük bir bölgesel ya da küresel savaşın muhtemel olduÄŸunu ifade etmektedir. Zira ikinci dünya savaşı sonrası galipler tarafından kurulan uluslararası sistemin iflas ettiÄŸi açıktır. Ayrıca üzerinden geçen süre zarfında dünya büyük bir deÄŸiÅŸim geçirmiÅŸtir ve mevcut düzen sürdürülemez gözükmektedir.

          6. Alim, aydın, akademisyenler, kanaat önderleri, STK'lar İslam dünyasında, Batı'da ve diÄŸer bölgelerde Siyonist soykırımı karşısında nasıl bir tavır ortaya koymuÅŸlardır, gerekli performansı göstermiÅŸler midir?

Gazze halkının ortaya koyduÄŸu olaÄŸanüstü direniÅŸ ve Siyonistlerin sergilediÄŸi inanılmaz vahÅŸet ve soykırım karşısında genel olarak dünya halklarının vermiÅŸ olduÄŸu tepkiler fazlasıyla yetersiz denilebilir.

İslam dünyasında bazı alim ve aydınlar cesur çıkışlar ortaya koysa da bunun etkin bir karşılığı gözükmemektedir. Üniversitelerde öÄŸrenciler ve akademisyenler günü geçiÅŸtirecek bir eylemlilik düzeyine dahi ulaÅŸamamıştır. STK ve cemaatlerin ortaya koyduÄŸu tepkiler büyük bir rüzgar oluÅŸturup yöneticilerin sonuç odaklı karar almasını saÄŸlamaktan çok uzak gözükmektedir. Alimi, aydını, akademi ve STK'larıyla Müslüman çevreler büyük bir toplumsal intifada gerçekleÅŸtirememiÅŸtir. Bunda bazı ülkelerdeki baskıcı diktatörlüklerin bazılarında ise yöneticilerin retorik olarak zaten üst perdeden Filistin'i savunuyor gözükmesinin etkisi büyüktür. Ancak diÄŸer önemli bir husus ise sekülerleÅŸme ve bireyselleÅŸmenin Müslümanlar arasında çok daha derin ve yaygın olduÄŸu gerçeÄŸinin açığa çıkmış olmasıdır. Konfor alanların bozulmasını istemeyen çok büyük bir kitle vardır ve bu kitleyi harekete geçirecek olan aktörler de bahsedilen girdabın içindedir ne yazık ki…

Bunun yanında güzel geliÅŸmeler de yaÅŸanmaktadır. Bir araya gelemeyen çok sayıda Müslüman çevre,  Aksa Tufanı ile ortak eylemlilikler üretmiÅŸtir. Boykot konusundaki çalışmalar ve ısrarlı giriÅŸimler farklı toplumsal katmanları bu sürece dahil etmiÅŸ ve somut sonuçlar alındığına dair haberler gündemde yer almaya baÅŸlamıştır. Çocuklar Kudüs, Gazze gündemi üzerinden kendi tarih ve inanç deÄŸerlerini öÄŸrenirken sömürgeci Batı aklının karanlık yüzünü daha yakından tanımaya baÅŸlamıştır.

DiÄŸer yandan Türkiye gibi ülkelerde gizli Siyonist odakların ne kadar da güçlü oldukları bu süreçte daha da iyi anlaşılmıştır. Onca katliama raÄŸmen kimi yayın organı ve politikacılar örtük ya da alenen İsrail soykırımına gerekçe üretmeye kalkışabilmiÅŸtir. Seküler aydın, kültür ve sanat çevrelerinin büyük bir kısmı ahlaksızca bir suskunlukla Siyonizmin cürmüne ortak olma ihanetini göstermiÅŸtir.

Dünya devletlerinin büyük bir kısmı İsrail soykırımını eleÅŸtirmekle birlikte etkili, netice verici bir eylemlilik ortaya koyamamıştır. Birkaç istisna dışında Batı yönetimleri ise İsrail soykırımına ortak olmuÅŸlardır. Batı halkları ise yönetimlerinin aksine bir yıl boyunca milyonlarca kiÅŸi toplayarak meydanlarda Filistin'e destek yürüyüÅŸleri gerçekleÅŸtirmiÅŸtir. Çok sayıda üniversite hocası ve binlerce öÄŸrenci günlerce süren protestolar yapmışlardır. Birçok aydın, sporcu ve sanatçı özgür Filistin söylemini gündeme taşımıştır. Aktivistler Siyonizme destek olan firmalara karşı farklı eylem türleri geliÅŸtirmiÅŸtir. Ancak tüm bu yapılanlar, Batı devletlerinin açıktan İsrail soykırımına destek olmasını engelleyememiÅŸtir.

          7. YaÅŸadığı anlam bunalımını teknolojik ilerleme ile kapatmaya çalışan, fütüristik bir gelecek kurgusuna, dijital dünya ve yeni sekülerleÅŸme dalgasını basamak kılan küresel hegemonya karşısında Aksa Tufanı dünya halkları için farklı seçeneklerin kapısını aralayabilmiÅŸ midir, bu süreçte İslami Hareketler nasıl bir rol üstlenmelidir?

ModernleÅŸmenin ürettiÄŸi sorunları çözmek bir yana daha da derinleÅŸtiren Batı aklı, modernizmin özeleÅŸtirisi olarak da görülen postmodern anlayışla insanlığın farklı renklerini kuÅŸatmaya kalksa da bu tutum daha derin bir anlam krizine yol açmış gözükmektedir. Batılı güç odakları, ideolojiler devrini kapatıp hakikat algısını dumura uÄŸrattığı kitleleri, inÅŸa ettiÄŸi sanal alemde avutmayı hedeflemektedir. Gerçek hayatın temel sorunlarına çözüm üretemeyip öteleyen küresel hegemonya Metaverse türü yeni ütopyalarla kitleleri kontrol altında tutmaya çalışmaktadır.

Teknolojik yeni sekülerleÅŸme dalgasıyla insanlığa füturistik bir cennet hayali satan küresel çeteler, seçkin elitler dışında kimseyi umursamamaktadır. Teknolojinin din haline dönüÅŸtüÄŸü gelecek kurgusunda insanın da teknolojik bir ürün haline getirilmesi hedeflenmektedir. Bu baÄŸlamda kol gücüne ihtiyaç duyulmayan milyarlarca nüfus "gereksizler" kategorisine sokularak tasfiye edilmesi öngörülmektedir.

Çıkarcı ve çatışmacı bir yapıya sahip olan faÅŸist, elitist bu küresel çete, insan doÄŸasını ve tabiatın dengesini bozmak, ekin ve nesli ifsad etmek için adeta birbirleriyle yarış içerisindedir. Aksa Tufanı, Siyonizm ve Emperyalizmin ittifak ederek nasıl da dünya ve insanlığı bir uçuruma sürüklediÄŸini apaçık bir ÅŸekilde ortaya koymuÅŸtur. Küçücük bir kara parçasında milyonlarca kiÅŸi açlığa mahkum edilmiÅŸ, yüzbinlerce masum çocuk, kadın ve sivil en vahÅŸi ÅŸekilde katledilmiÅŸ olduÄŸu halde bahsettiÄŸimiz küresel çete ekranlardan bunun meÅŸru bir savunma hakkı olduÄŸunu hala söyleyebilmektedir. Elindeki silah, ekonomi ve medya gücüyle siyahı beyaz olarak dünyaya kabul ettireceÄŸine inanan bu çete artık tuÄŸyanda bir sınır tanımayacağını ilan etmiÅŸtir.

Böyle bir ortamda Gazze direniÅŸi insanları tekrar insanlığa davet etmektedir. Fıtrata uygun bir dünyanın mümkün olduÄŸunu haykırmaktadır. Gazze halkı kendisi büyük bedeller ödeyerek insanlığa özgürleÅŸme yollarını göstermektedir. İnsanlığı esir alan askeri teknolojik hegemonyanın dijital ekranı afyon gibi kullanma isteÄŸini dumura uÄŸratmaktadır. Aksa Tufanı, mutluluÄŸu hayatın içinde aramamız gerektiÄŸini, kalbimizin sesini dinleyerek Netflix'in sihrini bozabileceÄŸimizi bize öÄŸretmektedir.

İslami Hareketler, HAMAS ve Gazze halkının ortaya koyduÄŸu fedakarlığı, adanmışlığı, kardeÅŸliÄŸi, yiÄŸitliÄŸi, adalet ve ahlaki duruÅŸu öncelikle kendileri örnek alıp ortaya koydukları somut toplumsal modelleri insanlıkla buluÅŸturabilirlerse fıtrata uygun yeni bir dünya inÅŸasında önemli bir görevi yerine getirmiÅŸ olacaklardır

Yorum Yapın