Aileyi, insanın doÄŸasını, doÄŸal tepkilerini, ihtiyaçlarını, tekrar tespit etmeye yeniden tanımlamaya çalışmayacağım. İnsan yaratıldığından beri fıtri yapısının deÄŸiÅŸmediÄŸine inanıyorum. DeÄŸiÅŸen yalnızca yaÅŸadığı mekan, zaman, ürettiÄŸi gelenekler ve kullandığı araçlardır.
"GençliÄŸimiz artık lüksten, zenginlikten hoÅŸlanıyor. Görgü kurallarına hiç uymuyorlar. Otoriteye karşı aÅŸağılayıcı, küçümser bir tavırları var ve ileri yaÅŸtakilere, büyüklerine hiç saygıları yok. Anne, babalarına karşı çıkıyor, ters düÅŸüyor, büyüklerin önünde gevezelik ediyor, hızlı hızlı görgüsüz biçimde atıştırıyor ve öÄŸretmenlerini ezmeye çalışıyor, onlara zorbalık ediyorlar.”
2500 yıl önce Sokrates'in söylediklerine bakınca asıl sorunun insan doÄŸası deÄŸil, yenilenen araçlar vasıtasıyla gittikçe sıkışan zaman ve mekana uyum sorunu olduÄŸunu anlıyoruz. GeliÅŸen her araç, zaman ve mekan algısını daraltsa da paradoksal olarak duygusal uzaklığı da artırmaktadır. ÖrneÄŸin elinde akıllı telefon olan bireyler mekan olarak dünyanın farklı yerinde bile olsalar birbirlerine duygusal olarak çok yakınlaÅŸmış ancak görece kendi evlerinde aynı koltukta oturan aileler/bireyler hapsoldukları ekranlarda duygusal olarak birbirlerinden uzaklaÅŸmışlardır.
Bizim çabamız insan doÄŸasının genel karakterinden yola çıkarak günümüzün deÄŸiÅŸen mekan ve zaman algısı karşısındaki sorunlara iliÅŸkin, kiÅŸiyi, aileyi ve çocuÄŸu yeniden inÅŸa etme çabası olmalıdır. Elbette bu çaba ne ilk ne de son olacaktır. İnsanlık yaÅŸadığı müddetçe her defasında yeni hikayelere yeni kahramanlar bulacaktır. Antik çağın efendilerine isyan eden Spartaküsü, kendisini köleleÅŸtiren ekranlara isyan ederek o aÄŸlara saldıran hackerlar olarak isimlendirebileceÄŸimiz gibi…
Bizim zaviyemizden asıl sorulması gereken soru "Bu uyumsuzluÄŸun, uyuma dönüÅŸümünde müslümanların rolü ne olmalıdır?" sorusudur.
Bu soruya herkes kendi penceresinden bir cevap buluyor ancak görülen o ki İslam dünyasının sahip olduÄŸu ya da olamadığı araçlar ve kültürel birikim yanında ÅŸaÅŸkınlıkla karışık bir kakafoni var. Herkesin referansı İslam ama uygulamada her biri çok farklı kutuplara savrulmuÅŸ durumdalar. Farklılık normal olmakla birlikte temel konularda; rejimi saltanat rejimine kaptırdıklarından beri çağı, mekanı, zamanı kavramakta ve dönüÅŸtürmekte sıkıntı yaşıyorlar. DönüÅŸüm sıkıntısı artık gazzeye, arakana, afganistana, afrikaya, sudana dönüÅŸmüÅŸ durumda. Hasılı toptan bir hezimet ve daha da kötüsü öz güvensizliÄŸin komplekse dönüÅŸtüÄŸü bir hal yaşıyoruz.
Elbette bunu aşabiliriz ama nasıl?
Mevcut durumu aÅŸabilecek referanslara ve köklere sahibiz ama bu dönüÅŸümü saÄŸlayacak öngörüyü, uygulamayı, pratikleri hayata dökecek insan kaynağına sahip miyiz?
Herkesin görmesi gereken hakikat: bu insan kaynağına sahip olmayışımızdır. Oku! Emrine mukabil çağı, mekanı ve araçların ilahi kulluÄŸa hizmetini saÄŸlayacak insan kaynağına sahip deÄŸiliz.
Aslında BaÄŸdat’ı yeniden keÅŸfedip, tekerleÄŸi yeniden döndürmeyeceÄŸiz, yapacağımız tek ÅŸey suhuletle oturup bilenlerle istiÅŸare adabına uygun tartışacağız. Bu iklimin varlığı için lazım ÅŸartlardan ilki, “önce dinle, sonra konuÅŸ”…
Ümmet uzun süredir dinlemeden kavga ediyor, dinlemeden suçluyor dolayısıyla dinlemediÄŸi ÅŸeyi anlamadığı için de kavga bitmiyor. Eh! bu noktada ÅŸeytanın temsil ettiÄŸi güçler boÅŸ durmuyor bizim adımıza kavramlar uyduruyor bu sefer de bunun üzerinden kavgaya tutuÅŸuyoruz. İslamcı, ortadoÄŸu, uzakdoÄŸu, tarihselci, ÅŸucu bucu gibi implant kavramlar düÅŸünce dünyamıza çakılmış, çakılan bu kavramlarla ürettiÄŸimiz ürünler de ayağımıza dolaşıyor. Daha bunları bitirmeden bizim dışımızda geliÅŸen ama içimizi vuran, akıllı telefon fırtınası, dijital tsunami bütün deÄŸerlerimizi ve ürettiklerimizi alıp götürüyor.
KeÅŸke bununla kalsa. Åžimdi de yapay zeka denilen, kaçırdığımız sanayii devriminden çok daha devasa bir meydan okuyuÅŸ ile karşı karşıyayız. Yakında “islamcılığı” taklit eden yapay zekalar çıkarsa hiç ÅŸaşırmayacağım. Umarım bu tartışmaları düÅŸmanlarımızın ürettiÄŸi, terbiye ettiÄŸi yapay zekaya bırakmayız…
Aile yazılarına onu çevreleyen ve cevaplanması gereken bir sürü sorular ve çözülmesi gereken bir sürü düÄŸümlerle girdik.
En mükemmeli arayarak çıtayı en üste koymak bazen çözümsüzlük olabilir. Bunun için devasa sorunlarımızı adım adım tartışmak her çözümü sabırla hayata geçirmek elzemdir.
Mühim olan nereden baÅŸlayacağımız.
Rabbim çözüm için gelecek yazılarda bana basiret, feraset, hikmet ve ifade gücü nasip etsin…
*Bu makalede ifade edilen fikirler yazara aittir ve İslam DüÅŸüncesi'nin editoryal duruÅŸunu yansıtmayabilir.