Sömürgecilik dosyası özeti sizlerle!

img
Sömürgecilik dosyası özeti sizlerle!

İslam DüÅŸüncesi sitesi olarak hazırladığımız ve Nisan ayı boyunca yayınladığımız "Sömürgecilik" dosyasında; alim, düÅŸünür, sosyolog, akademisyen kimlikli dokuz farklı yazarla sömürgecilik meselesini ele aldık. Dosya kapsamında verilen cevaplarda öne çıkan baÅŸlıkları sizler için özetledik.

"Sömürgecilik sürecinin temelinde Batı dışı dünyanın özgür iradesini yok etmeye yönelik bilinçli bir çaba vardır"

Dosya sorularına verdiÄŸi cevapta Dr. Ahmet Emin DaÄŸ sömürgeciliÄŸin, en basit anlamıyla güçlü bir devletin, daha zayıf bir bölgeyi ya da ülkeyi askeri, ekonomik ve kültürel yollarla kontrol altına alması süreci olduÄŸunu söylemektedir. Bu anlamda sömürgecilik, sadece ekonomik çıkar saÄŸlamakla kalmaz, aynı zamanda kültürel hegemonyayı da pekiÅŸtiren bir araçtır. Sömürgecilik, halkların bağımsızlıklarını ve özgürlüklerini gasp ederek, onları yalnızca fiziksel olarak deÄŸil, manevi ve kültürel olarak da boyunduruk altına alır. Bu sürecin temelinde, Batılı emperyalistlerin baÅŸta İslam dünyası olmak üzere Batı dışı dünyanın deÄŸerlerini, kültürünü ve özgür iradesini yok etmeye yönelik bilinçli bir çaba olduÄŸu görülür. Batı, bu süreçte sadece toprakları deÄŸil, aynı zamanda halkların kimliklerini ve dini deÄŸerlerini de hedef almış, bu yönüyle de kültürel emperyalizm uygulamıştır.

"İslam dünyasının sömürgecilik karşısında takındığı tek bir tavırdan bahsetmek mümkün deÄŸildir"

Dosya sorularımıza verdiÄŸi cevapta Doç. Dr. Faruk Karaarslan’a göre Ä°slam dünyasının sömürgecilik karşısında takındığı tek bir tavırdan bahsetmek mümkün deÄŸildir. Farklı coÄŸrafyada, farklı tavırların ÅŸekillendiÄŸini izleyebiliriz. Bu noktada genellemeci tek düze açıklamalarda kaçınmak gerekir. Fakat her coÄŸrafyanın, her toplumun kendine has deneyimini, bu toplumların sömürgecilikle irtibatını, sömürgecilik karşısındaki mücadele biçimlerini ayrıntılı bir ÅŸekilde ele almak ve incelemek gerekir. Yanı sıra sömürgeciliÄŸin sadece İslam dünyasıyla ilgili olmadığını belirtmek gerekir çünkü İslam dünyası tanımlaması bazı durumlarda perspektif sınırlandırılmasını gerektirmektedir. Esasında sömürgecilik tarihe ve insanlığa dair iÅŸlenmiÅŸ kollektif bir suçu ifade etmelidir. Sadece İslam dünyasını paranteze almak ve sadece İslam dünyasının sömürgeciliÄŸe konu olduÄŸunu ifade etmek tarihe haksızlık etmek anlamına gelebilir. Bu meselelere insani ve İslami hassasiyetler ile bakanların sadece İslam dünyasını deÄŸil bütün insanlığın sömürgeciliÄŸe karşı mücadelesinin altını çizmesi gereklidir. Bu İslam’ın evrensel ve kuÅŸatıcı dilinin zorunlu sonucudur.

“Sömürge ideolojisinin Avrupa merkezci bakış açısının en temel düÅŸünsel dayanağını oryantalizm oluÅŸturmaktadır”

Dosya sorularına verdiÄŸi cevapta Ebubekir Çakar sömürge ideolojisinin Avrupa merkezci bakış açısının en temel düÅŸünsel dayanağını oryantalizm kavramının oluÅŸturduÄŸunu söylemektedir. Oryantalizm doÄŸunun uygarlaÅŸtırılması gerektiÄŸine ve batılı yöntemlerle yetiÅŸtirilerek egemenlik altına alınabileceÄŸine iliÅŸkin düÅŸünsel altyapısını oluÅŸturuyordu. Barbara Bush'un aktardığına göre uygarlaÅŸtırma ve modernleÅŸtirme misyonu ile baÅŸlayan emperyalizm, kapitalizmin öncüsü olarak küresel geliÅŸimde dinamik bir güç oluÅŸturmuÅŸtur. Kapitalizm, yeni emperyalist iliÅŸkileri ve sömürgelerdeki geri kalmışlığı devam ettirir. Küresel güç iliÅŸkileri bakımından oryantalizm, kapitalizm ve modernizm arasında iliÅŸki vardır. Batı Avrupa İmparatorluÄŸu'nun Batı Avrupa toplumlarındaki entelektüel, teknolojik ve bilimsel geliÅŸmelere ve kapitalist üretimin geliÅŸimine dayanan deÄŸiÅŸmelerden geçtiÄŸini ve modernliÄŸin XIX. yüzyıl sonlarında ortaya çıkarak imparatorluk söylemini ve kimliÄŸini biçimlendiren emperyalizm ile iliÅŸkileri geliÅŸtirerek Batı Avrupa ve ABD'nin baÅŸarılı bir ÅŸekilde yayılmasını saÄŸladığı savunulmuÅŸtur.

"Artık cüzdanlardaki kartlar, ceplerdeki telefonlar ve masalardaki bilgisayarlar üzerinden çılgın bir sömürü dönemi yaÅŸanmaktadır”

Dosya sorularına verdiÄŸi cevapta İsmail Akyüz postkolonyal dönemin zaten bir emperyal tecrübe olarak çoktan dijital-sanal vasatta boy gösterdiÄŸini söylemektedir. GerçekliÄŸi yitirmiÅŸ, sanal olanda kendini kaybetmiÅŸ dünyaya can simidi atmış; dünyasını gerçekleÅŸtiremeyenlere cennetler oluÅŸturmuÅŸlardır. Pandemi döneminde tüm dünyayı bir laboratuvara çevirip, sosyal yoksunluklar üzerinde deneyler yapmışlar ve tezgahın tuttuÄŸunu görmüÅŸlerdir. Öyle ki pandemide Çin’in CoronaVac’ı, Almanya’nın Pfizer-BioNTech’i, Rusya’nın Sputnik V’i ve nihayet Türk malı TURKOVAC’ı gönül rahatlığıyla kullanıp kokteyller yaptırdık. Artık cüzdanlardaki kartlar, ceplerdeki telefonlar ve masalardaki bilgisayarlar üzerinden çılgın bir sömürü dönemi yaÅŸanmaktadır. Tuhaf olan ise herkesin memnuniyetini göstermesi ve direnecek bir gücün bulunmamasıdır. Kazanım sarhoÅŸluÄŸu içindeki bizlerin karanlıklardan aydınlığa çıkmak için hiç de acelemiz yok.

"Orta DoÄŸu’daki despotik ve diktatörlük rejimleri Batı’nın bir nevi bu bölgelere müdahalesinin pasaportu mahiyetindedir"

Dosya sorularına verdiÄŸi cevapta  Prof. Dr. MüÅŸerref Yardım'a göre Orta DoÄŸu, enerji kolonyalizmi ile ilgili olarak Batı’nın vazgeçemediÄŸi bir bölgedir. GeçmiÅŸten bugüne kadar önemli ticaret yolları ve enerji kaynaklarına sahip Orta DoÄŸu örneÄŸin Avrupa’nın petrol ihtiyacının %75’ini saÄŸlaması gibi özellikle petrol piyasasında önde gelen bölgedir. Orta DoÄŸu’nun dünya petrol rezervlerinin %60’ını, dünya doÄŸalgaz rezervlerinin ise de %40’ını sahip olduÄŸunu göz önünde bulundurursak Batı’nın bu bölgeye “özel” ilgisi çok ÅŸaşırtıcı olmamaktadır. Afrika gibi Orta DoÄŸu’daki Batı kolonyalizmine baktığımızda mottonun aynı olduÄŸunu görmekteyiz: “Biz özgürlük için, insan hakları için, medeniyet ve demokrasi için buradayız!”. Bu ülkelerdeki despotik ve diktatörlük rejimleri Batı’nın bir nevi bu bölgelere müdahalesinin pasaportu mahiyetindedir. Bu rejimler olmasa Batı hangi gerekçelerle müdahale hakkını kullanacak? Bir diktatörlük rejimi olacak ki Batı oraya demokrasi ve özgürlük götürme söylemini geliÅŸtirebilsin ve iÅŸgalci politikalarını hayata geçirebilsin.

"İslami hareketlerin en duyarlı olduÄŸu konu, çeÅŸitli formlarıyla sömürgeciliktir"

Dosya sorularına verdiÄŸi cevapta  Dr. Ali Haydar BeÅŸer Türkiye’de postkolonyal teori ve yaklaşımların fikir hayatımızı zenginleÅŸtirici bir katkı yaptığı kanaatindedir. Bu vesileyle, Türkiye’nin bir sömürge olmadığı ve dolayısıyla sömürgeleÅŸtirilmiÅŸ Müslüman ülke aydınlarından alacağı bir ÅŸey olmadığı tezine de katılmamaktadır. Benzerliklerimiz farklılıklarımızdan çoktur ve “istisnacı” bir perspektiften bakmak bizi çoraklaÅŸtırır. 19. yüzyıldan itibaren “izzet arayışı” olarak doÄŸan ve geliÅŸen İslami hareketlerin ise en duyarlı olduÄŸu konunun, çeÅŸitli formlarıyla sömürgecilik olduÄŸu söylenebilir. Bugün Gazze’deki bir avuç insan dünyaya güçlü bir söz söylüyorsa bunun neticesi ve göstergesidir.  

"Aksa Tufanı ve sonrasında ortaya çıkan direniÅŸin tüm mazlum coÄŸrafyalar için bir cesaret modeli olarak iÅŸlev gördüÄŸü aÅŸikardır"

Dosya sorularına verdiÄŸi cevapta Dr. Fahri Güzel'e göre Aksa Tufanı, önemli bir sürecin baÅŸlangıcı olarak görülmekle birlikte, bir baÅŸka açıdan yaklaşık yüz yıllık bir direniÅŸ sürecinin neticesi olarak da görülebilir. 1917’de İngiliz iÅŸgali ile baÅŸlayan süreç sonrasında ÅŸekillenen büyük mücadelenin direncinin kırılamadığı, aksine kendi silahlarını üretebilecek potansiyele ulaÅŸtığı ve dünya emperyalist güçlerinin yoÄŸun desteÄŸine raÄŸmen direniÅŸin devam ettiÄŸi gerçeÄŸi tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır. Bu, egemen güçlerin dümenini elinde tuttuÄŸu sömürü çarkına büyük bir itirazdır. Dünya insanlığının deÄŸer dünyasını yeniden sorgulamasına yol açan önemli bir aÅŸama, Küresel egemen sistemin çarkına çomak sokan bir giriÅŸim olmuÅŸtur Aksa Tufanı. Vaad edilen topraklar ideali ile bölgede kan kusturan Siyonist iÅŸgalcilerin hayal kırıklığına yol açmıştır Aksa Tufanı. Gazze üzerinden ÅŸekillenen direniÅŸ mektebi çok yönlü olarak deÄŸerlendirildiÄŸinde, Gazze direniÅŸinin farklı müslüman coÄŸrafyalar için model olma özelliÄŸi taşıdığı, öteki dünyanın vicdan sahibi insanlarını da harekete geçiren bir faktör olduÄŸu söylenebilir. Ancak bu direniÅŸin küreselleÅŸme potansiyeli ile ilgili iyimser bir deÄŸerlendirme yapmak zor görünmektedir. Zira Gazze direniÅŸini ortaya çıkaran tarihsel-siyasal-sosyal ÅŸartları farklı zeminlerde bulmak mümkün görünmemektedir. Bununla birlikte Aksa Tufanı ve sonrasında ortaya çıkan direniÅŸin tüm mazlum coÄŸrafyalar için bir cesaret modeli olarak iÅŸlev gördüÄŸü aÅŸikardır.

"İnsanlık dijital  dünyaya yerleÅŸiyorsa o halde sömürge burada devam edecek demektir"

Dosya sorularına verdiÄŸi cevapta Dr. Cafer Talha Åžeker’e göre insanlık “dijital  dünyaya” yerleÅŸiyorsa o halde sömürge burada devam edecek demektir. Manevi inançtan maddi kazanca her alışveriÅŸ, tebliÄŸ-propaganda artık dijital olarak varsa insanların karşısında var olabiliyor. O yüzden buraya yüklenen içerikler ve bunların yayılması veya engellenmesi bundan sonra mücadelenin burada yaÅŸanacağını gösteriyor. Burası aynı zamanda bir eÄŸlence dünyası. Artık insanlar sürekli eÄŸlenebiliyorsa ve bu ÅŸekilde vakit geçirebiliyorsa sisteme itaat ediyorlar. Yani dijital dünya aynı zamanda bir kamu-kontrol platformuna dönüÅŸüyor. Yapay Zeka insanların neleri tıkladığına ve nelere baktığına deÄŸil bakınca ne düÅŸündüÄŸüne kadar öÄŸrenme iddiasıyla geliyor.

"Batıcılık yeni sömürgeciliÄŸin en etkili aparatı sayılabilir"

Dosya sorularına verdiÄŸi cevapta Prof. Dr. Enver Arpa moderniteyi bir zaman diliminden öte düÅŸünsel bir felsefi arka plan olarak deÄŸerlendirmektedir. Zira modern toplum vb. kavramlar zımnen sözde medenileÅŸmiÅŸ toplum anlamında da kullanılmaktadır. Medeniyet ise günümüzde sadece Batı toplumlarına hasredilmektedir. Bu düÅŸünce haline göre Batı geliÅŸmiÅŸ, DoÄŸu geri kalmıştır. Batı medenileÅŸmiÅŸ DoÄŸu bundan nasibini alamamıştır ve medeniyete ulaÅŸtırılması gerekmektedir. Modern sömürgeciliÄŸin en büyük aparatının “medeniyete erdirme” olduÄŸunu göz önüne aldığımızda bu arka planı daha rahat anlayabiliriz. Modernite Batı’ya has bir deÄŸer olarak görüldüÄŸüne göre Batı’nın referans alınması tek çare olarak ortada kalmaktadır. Ülkemizin de uzun yıllar kollarında kıvrandığı Batıcılık, bilinç sömürüsünün en etkili aracı olmuÅŸtur. Batıcılık bu yönüyle yeni sömürgeciliÄŸin de en etkili aparatı sayılabilir. İlerleme ve refah Batıcılıkta arandığında Batı’nın modern sömürü araçlarının tümü meÅŸruiyet kesbedecektir. Cumhuriyet aydınlarının (!) Batı’lı deÄŸerleri yegane çözüm olarak sunmaları yeni sömürgecilik olarak isimlendirilen dolaylı sömürgeciliÄŸin en önemli meÅŸriuyet kaynağı olmuÅŸtur.

Yorum Yapın

1 Yorumlar

  • Fahreddin SaÄŸlam
    08 Mayıs 2025 13:12

    Güzel çalışma kaleminize sağlık.