Konya STK Platformu’nun bu yıl 20’ncisini düzenlediği “Ufuk Turu” Programı Ankara’da başladı. Üç gün sürecek programa Türkiye ve İslam dünyasından iki yüzden fazla kurum başkanı, STK temsilcisi ve akdemisyen katılıyor.
İslam Birliğine Bugün Dünden Daha Yakınız
İslam Birliği ve Türkiye’nin Geleceği” temasıyla gerçekleştirilen etkinliğin ilk özel oturumunda, Filistin’e Destek Platformu Başkanı ve İnsan ve Medeniyet Hareketi Onursal Başkanı Mehmet Güney, “Gazze Direnişinin Müslümanların Birlikteliğine Katkısı” üst başlığıyla bir sunum yaptı.
Güney, İslam ümmetinin birliğine vurgu yaparak “Avrupa Birliği kurulabiliyorsa, Amerika Birleşik Devletleri kurulabiliyorsa, Birleşik Krallık diye bir oluşum söz konusu olabiliyorsa, neden İslam Birliği olmasın?” ifadelerini kullandı. Güney, ”İslam Birliğine giden yolda bugüne kadar bedeller ödenmiştir. Bundan sonra da bedel ödenecekse elbette yine ödenecektir.” dedi.
Güney, insanlığın Siyonizm’e karşı bir vicdan birliği oluşturduğunu söyleyerek, “Dün Siyonizm dünyada baş tacı edilirken, bugün artık insanlığın ayakları altındadır. İnsanlar bugün Siyonizm belasının ne anlama geldiğini daha iyi biliyor.” dedi. Filistinli çocukların "Hasbünallahu ve ni'mel-vekîl" diyerek atılan bombalara ve savaşın zulmüne anlamlı bir cevap verdiğini dile getiren Güney, Gazzeli çocuklara bu cesareti ve olgunluğu verenin ne olduğunu sorduğunda, kendisine “20 yıl” işareti yaptıklarını anlattı. “Bu 20 yıl, özellikle Gazzeli çocuklar için çok iyi bir eğitim süreci olmuş. Bugün, bizim de iyi yetişmiş bir nesle ihtiyacımız var. ''diyen Güney, “Siyonizm’in kirli yüzünü iyi anlatmamız gerekiyor. Bunun için medyayı ve dijital platformları çok etkili kullanmalıyız.” ifadelerine de konuşmasında yer verdi.
İslam’ın birleşme emrine vurgu yapan Güney, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Biz bugün İslam Birliği’ne dünden daha yakınız. Bugün birleşmeyeceksek, ne zaman birleşeceğiz?”
.png)
Anadolu'yu Daru'l-İslam Kılan Değerler Ne ise O Değerleri Takip Etmeliyiz
Programın birinci gününde Konya STK Platformu Başkanı Adem Ceylan bir selamlama konuşması yaptı.
Ceylan, Ufuk Turu Programları'nın amacından bahsederek şu ifadelere yer verdi: “Öncelikle bu Ufuk Turu Programlarıyla yapmak istediğimiz; Anadolu illerinin arasındaki senkronizasyonu artırmak, ümmet olarak bir araya gelmek ve sorunlarımızı konuşmaktır. Bu vesileyle yoğun bir çaba içerisindeyiz. "
Gazze işgaline de değinen Ceylan: “Burada temel derdimiz; Gazze direnişini desteklemek, ülkemizin her bir sathında yaymak ve bu direnişin ülkemizde sesi olmak adına el birliği ile çabalamaktır..” dedi. 10 Ağustos'ta Ankara’da yapılan Büyük Gazze Yürüyüşü'ne dikkat çeken Ceylan, “Özellikle Ankara Yürüyüşü'nde ortaya koyduğumuz birliktelik; Türkiye'nin dört bir tarafından Ankara’ya gelen kardeşlerimiz ile Anadolu'nun iradesinin tecelli etmesine vesile olmuştur.” ifadesini kullandı. Sözlerinin devamında, “Bu anlamda birliğin somut göstergesi olarak biz, bu süreci kuvvetlendirecek ve işleri zenginleştirecek bir adım atmak istedik.” dedi.
Ceylan, Siyonizm’in büyüyen tehlikesine dikkat çekerek: “İçinden geçmiş olduğumuz süreç siyonizmle kavga ettiğimiz bir süreçtir. Siyonizmle mücadele dönemsel bir kavga değildir, ciddi bir serüvendir ve bunun için ciddi bir hazırlık içerisinde olmalıyız.” dedi.
Ceylan, Anadolu'yu Daru'l-İslam kılan değerler ne ise, o değerleri takip etmek; bu değerleri tavsiye etmek isteyen kimler var ise, onlarla da omuz omuza yürümek gerekiyor.” dedi.
Ufuk Turu Programları için “daha nice yıllara” diyerek, dua temennisinde bulunan Ceylan: “Toplumsal değişim, sabır isteyen bir şey ve sadece devletler eliyle gerçekleşebilecek bir şey değil. Dolayısıyla sabır, dua ve kararlılıkla her ferdin nitelikli bir çaba ortaya koyması gerekir. Bu ülkenin geleceğinde İslam’ın söz sahibi olabilmesi için bu salonda bulunan bütün ağabeylerimizin hazırlık için iyi bir gayret ortaya koymaları gerekmektedir. Türkiye İslami hareketinin fertleri olan bizlerin, bu coğrafyayı uyandırmak için davet çalışmalarından, insan odaklı çalışmalardan, insan yetiştirme azminden bir adım dahi geri adım atmamamız gerekiyor. Şikayet etmeyeceğiz, mızmızlanmayacağız. Bu ülkeyi ıslah etmek için el birliğiyle gayret edeceğiz. Sadece kendi aklımıza güvenmeyeceğiz. Sadece kendi şehrimizin aklına güvenmeyeceğiz. Çünkü hepimizin aklı, birimizin aklından daha büyüktür. Birbirimizin tecrübesinden, birbirimizin aklından istifade edeceğiz ve ümidimiz geleceği büyütmek, gelecekte umudumuzu yükseltmektir.” diyerek sözlerini nihayete erdirdi.
.png)
İbrahim Antlaşmaları Tarihe Müdahaledir
Sabah 09.30'da başlayan 1. oturumun, "İslam Birliğinin Tarihi Zemini " üst başlığında, “Halifesizlik : Müslümanların En Uzun Yüzyılı” başlığıyla Prof. Dr. Yasin Aktay, “Müslüman Toplumların Birlikteliği Mümkün Mü, Meçhul mü, Muhal mi?” başlığıyla Prof. Dr. Kudret Bülbül ve son olarak “İttihad-ı İslam: Yüksek İdeallerin Birleştirici Gücü” konusuyla Doç. Dr. Vahdettin Işık birer konuşma yaptılar.
Yasin Aktay konuşmasında son bir yüzyılda İslam dünyasının fiili olarak bir halifesizlik dönemi geçirdiğini ve bunun ciddi sonuçlar doğurduğunu zikrederek Müslüman ülkelerin bağımsız bir varlık ortaya koyamadığnı bu yüzden kendi boyundurluk zincirlerinden kurtulamadıklarını söyledi. Aktay, İbrahimî antlaşmalarla ilgili sorulan bir soruya:” İbrahimî antlaşmaların tarihin akışına bir müdahale olduğunu ama bu tarihi süreci durdurmaya güçleri yetmeyeceğini” ifade ederek İsrail'in emperyalizmin ileri karakolu olduğu zikreden Aktay, hilafeti milli hamaset meselesine dönüştürmeden Müslümanların yollarına devam etmeleri gerektiğini, zikretti.
Devamında söz alan Kudret Bülbül ise, "Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanmaya devam ettiğini, birliğin önündeki engellerin başında, İslam ülkelerinin emperyalistlerin eliyle kurulmuş olmasının gerçeği olduğunu , hakeza bu birliğin, halifelik üzerinden oluşturulmasının zaruri olmadığını, gerektiğinde formun değişebileceğini ve AB gibi bir birlik ortaya koyulabileceğini"zikretti.
Vahdettin Işık ise: "İslam dünyasında işgali durdurmanın yegane yolu; birleşmektir. Bunun sorumluluğu tek kişi/ devlet ya da zümreye yüklenmemelidir"dedi. Işık, "Başarıya en hızlı ulaşmanın yolunun eğitim olduğunu ve ümmet içinde bir müfredat birliğinin de sağlanması gerektiğini" ifade etti.
.png)
Muazzam Bir Medeniyet Geçmişi Var
2. oturumda söz alan program konuşmacılarından Cezayirli düşünür Prof. Dr. Abdurrezzak Maqri ise, "İslam Dünyasının Birliği: Zorunluluklar, Dayanaklar ve Engeller” adlı başlığıyla yaptığı sunumda İslam Ümmetinin birleşmesinin zaruretine değinen Maqri: "Eğer Müslümanlar birlik olabilselerdi, bugün Amerika Birleşik Devletleri ve Çin'le birlikte dünyanın en kudretli üç gücünden biri olurlardı.” dedi.
Müslümanların geçmiş birikim ve tecrübesine de değinen Maqri, “Muazzam bir medeniyet geçmişimiz var. Bunun kaynağı İslam’dır. Dayanışmanın zarureti ortadadır. İnsanilik bağlamı üzerinden bir çözüm çabası içerisinde olmalıyız.”ifadelerini kullandı. İslam Birliği için bazı engellere değinen Maqri, “Önümüzde bazı engeller var, bunların üstesinden gelmeliyiz. Bunlar: Kültürel ve fikri engeller, tarihi engeller, çıkara dayalı engeller, uluslararası engeller ve siyonizm kaynaklı engellerdir.” dedi.
Hakeza İslam Birliğini oluşturacak birçok dinamiğe sahip olduğumuza dikkat çeken Maqri, “İman ve ruhi bir akide ve imkana sahibiz. Coğrafi olarak bir birliğimiz var. Afrika'dan Asya'ya kesintisiz bir coğrafi birlik içindeyiz. Ve bu coğrafya büyük yeraltı zenginlilerine sahip.” ifadelerini kullandı. Maqri, “Birlik; fikri güç ve baskı ile değil, ikna ve imkan olarak inşa edilmelidir." diyerek, birlik için pratik tavsiyelerde bulundu: “Düşünce ve vizyon temelli bir birlik oluşturulmalı, bir ilmi dayanışma meclisi kurularak siyasetten fıkha her alanda dayanışma içerisinde olunmalı, ortak eğitim dilleri ve müfredatları oluşturulmalı, ümmet içinde ortak paydalar üzerinden bir yol haritası belirlenmeli, fitneyi körükleyen ülkelere karşı ortak tavırlar alınmalı, ırk ve mezhep temelli değil inanç merkezli bir birlik kurmalı, ortak para birimi ve ekonomik işbirliği yapılmalı ve son olarak ortak bir savunma birliği kurulmalı” diyerek sözlerini tamamladı.
.png)
Günün oturum konukları, Sudan Eski Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir’in Yardımcısı Dr. Nafi Ali Nafi ile Prof. Dr. Abdülkadir Macit oldu.
Ali Nafi, Gazze Savaşı ile beraber Batı'nın temel paradigmasının sorgulandığını ve İsrail’in meşruiyetinin ciddi anlamda sorgulanmaya başladığını ifade etti. Ali Nafi, “ Batı halkları bile İsrail’i ve ona destek veren kendi yönetimlerini hem vicdanen hem de açık şekilde sorguluyor.” ifadelerini kullandı. BAE’ye yönelik sert eleştirilerde bulunan Ali Nafi, “Bölgedeki birçok krizin arkasında BAE’nin bulunduğunu, bu yapının arkasında ise ABD ve İngiltere gibi batılı ülkelerin yer aldığını" ifade etti.
Ali Nafi, “Batılı zengin ülkeler, zayıf ülkelerin doğal kaynaklarını sömürüyor. İslam ülkeleri kendi aralarında ittifak kurarak bu gidişatı tersine çevirmelidir. Askeri dayanışma da şart; bugün küresel güçler dünyayı askeri güçleriyle şekillendiriyor.” dedi.
Söz alan bir diğer konuk Abdulkadir Macit ise İslam Birliği’nin sağlanabilmesi için ilmi, coğrafi ve siyasi ittifakın şart olduğunu belirtti. Tarihi, coğrafi ve sosyolojik olarak bunun zeminin olduğunun altını çizdi.
Cumartesi günü gerçekleşecek diğer oturumlarda ise, "Müslümanların Birliktelik Tecrübesi, Ekonomik Açıdan İslam Birliği, Müslümanların Birliktelik Vizyonu ve Türkiye" gibi başlıklarda önemli konuşmalar yapılacak. Pazar günü ise Sonuç Bildirgesinin okunmasıyla program nihayete erecek.
.png)