Aksa Tufanı'nı diÄŸer operasyonlardan ayıran yönler nelerdir? Aksa Tufanı İslami hareketlerin düÅŸünsel ve kurumsal yapılanmasını nasıl etkileyecek? Aksa Tufanı sonrası gerek Filistin'de gerekse bölge ülkelerindeki mevcut statüko aynı ÅŸekilde devam edebilir mi? İslam DüÅŸüncesi sitesi olarak daha bir çok soruyu, "Aksa Tufanı" dosyasında İnsan ve DeÄŸer Hareketi Yönetim Kurulu BaÅŸkanı Zekeriya Åžengöz'e sorduk.
1. Aksa Tufanı hamlesine nasıl bir anlam yüklüyorsunuz? Bu süreci önceki operasyonlardan, kıyam hareketlerinden ve maruz kalınan katliamlardan farklı kılan yönler nelerdir?
Tarihte bazı olaylar vardır ki milat olarak adlandırılır. Bütün dünyayı bir ÅŸekilde etkisi altına alan, önemli deÄŸiÅŸimlere ve farkındalıklara yol açan Filistin’deki geliÅŸmeler yaÅŸanan tarihi çerçeve içerisinde bir sıçrama yapmış ve dünyadaki alışılagelmiÅŸ gidiÅŸatı etkilemiÅŸtir. Bu anlamda HAMAS’ın baÅŸlattığı ve Aksa Tufanı olarak isimlendirdiÄŸi bu operasyon bir milattır.
Aksa Tufanını, ümmetin onurunu kurtarmak için ÅŸehadete koÅŸan yiÄŸitlerin destansı direniÅŸi olarak anlıyorum. Ayet ile sabit olan, Allah’ın mübarek bir belde olarak belirttiÄŸi esaret altındaki beldenin özgürleÅŸmesi için ÅŸehadet aşığı gençlerin mücadelesidir Aksa Tufanı.
Aksa Tufanını deÄŸerlendirirken ve bir anlam yüklerken olayı iki boyutuyla ele almak gerektiÄŸine inanıyorum. Bütün insanlar için nasıl bir etki oluÅŸturduÄŸuna ve özellikle İslam âleminde nasıl bir etki bıraktığına bakmak gerekmektedir.
Aksa Tufanı ve sonrasında yaÅŸanan geliÅŸmeler, dünyanın vicdanını harekete geçiren çarpıcı ve sarsıcı olaylarla dolu. SekülerleÅŸen ve kapitalistleÅŸen insanların bu olay ile tekrar vicdanlarının seslerine kulak verebildikleri görüldü, insanlık bir nevi fıtratına döndü. Zulme uÄŸrayan, bombalanan masum insanların parçalanmış, yakılmış bedenlerini gören insanlarda bir vicdan isyanı baÅŸladı. Sadece Müslümanlar deÄŸil, batılı devletlerde de Filistinlilere yapılan zulme dur diyen insanlar meydanlardaydı. Hatta onların yükselen sesi Müslümanların seslerinden daha gürdü.
Aksa Tufanı olayıyla gençlerin iktidar sahiplerinden daha cesur adımlar atabildiklerini bir daha gördük. Dünya çapında bir gençlik hareketine dönen protestoları izledik. Bir deÄŸiÅŸim olacaksa bunun gençlerin elleriyle olacağına ÅŸahit olduk.
Adalet arayışının sadece Müslümanlara ait olmadığını, insani temelleri olduÄŸunu gördük. İsrail’i, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne ÅŸikâyet eden ve yargılanmasına sebep olan ülke Güney Afrika Cumhuriyeti oldu. Güney Afrika Cumhuriyeti dünyada Müslüman sayısının en az olduÄŸu ülkelerden birisi olmasına raÄŸmen insani bir adım atarak Aksa Tufanı olayının ve sonrasında yaÅŸanan katliamların dünya kamuoyunda daha iyi tanınmasını saÄŸladı.
Aksa Tufanı, İslami Hareketlere tekrar bir umut ışığı yaktı; bir dava adamı nasıl yetiÅŸtirilir biz onu Gazze’de gördük, Gazze bizler için bir mektep oldu.
Bir de ‘mihenk taşı’; Aksa Tufanı, bize insan kalitesini gösteren bir mihenk oldu. Katliamları seyrederken hâlâ katliama sessiz kalan ya da hâlâ katliama açık destek veren, malları boykot eden ve etmeyen, edemeyen insanları gördük. Boykotun aslında bir “ÅŸahsiyet meselesi” olduÄŸunu fark ettik.
Aksa Tufanı bir yönüyle Nuh Tufanına da benziyor. Nuh’un (as) gemisine binenler; inancı, adaleti, insanlığı, vicdanı kuÅŸanıp Özgür Filistin’e destek olurken, hak-hukuk tanımayanlar ise İsrail’in yaptıklarına adeta göz yumarak, kulaklarını tıkayarak dalgalara karşı daÄŸlara sığınanlar Nuh’un gemisine binmeyenlerden oldular.
Aksa Tufanı, İslam âlemi olarak tanımladığımız bu dünyanın adıyla müsemma olmadığını, ‘etkisiz eleman’ dan ibaret olduÄŸunu gösterdi bize. Var olduÄŸuna inanmak istediÄŸimiz ama gerçekte olmayan bir âlemmiÅŸ İslam âlemi! Sayıca çok ama çer çöp misali! KonuÅŸmaktan, bir adım atmaktan korkan, ÅŸahsiyetini ve heybetini kaybetmiÅŸ, sinmiÅŸ veya sindirilmiÅŸ, insani melekelerini kaybetmiÅŸ, Gazze’nin, insanlığın çığlığına sağır kesilmiÅŸ yaÅŸayan ölülerden baÅŸkası deÄŸil bu âlem! İslam âlemi deÄŸil, baÅŸka bir âlem!..
Aksa Tufanı bize “Müslümanlar bir vücudun azaları gibidir.” düsturunu boÅŸa çıkarttığımızı da gösterdi. Artık ortada bir vücut yok ki organlar birbirlerinin dertleriyle dertlensinler. Müslümanlar, adeta tek hücreli canlılara ya da basit organizmalara dönüÅŸerek yaÅŸamlarını devam ettirmektedirler.
Aksa Tufanı kıyamı çok iyi planlanmış, hazırlıkları tam olarak yapılmış, büyük bir titizlik ve gizlilikle yürütülmüÅŸ, HAMAS’ın kendi iradesi ile gerçekleÅŸtirdiÄŸi bir kıyamdır. Özellikle hazırlık çalışmaları peygamberin iÅŸ yapmadaki metodunu uyguladıklarını göstermektedir.
Aksa Tufanı kıyamı, bir mücadelenin en güzel ÅŸekilde nasıl yapılması gerektiÄŸini bütün dünyaya gösterdi. Operasyon, mazlumların yüreÄŸine su serpti, umutlandırdı, heyecanlandırdı, üzerimizdeki ölü toprağını, ağırlığı adeta kaldırdı. Özellikle esir takası olayında ve savaÅŸçıların ve halkın 7’den 70’e yılmadan, pes etmeden, teslim olmadan, beyaz bayrak çekmeden direnmeleri ve direniÅŸe destek olmaları bütün dünyanın dikkatlerini üzerlerine çekmelerine neden oldu. Ve yıllardır hortlatılmaya çalışılan İslamofobiye vurulan bir tokat da oldu bu mücadele… Öyle ki insanlar artık Filistinlilerin ÅŸahsında İslam’ı merak etmeye baÅŸladılar.
YaÅŸanan katliamlar, Batı’nın dillerine pelesenk ettikleri insan hakları, demokrasi, özgürlük maskeleri ile gizledikleri gerçek kimliklerini, gerçek yüzlerini daha bir aleni olarak ortaya çıkardı. Yine yaÅŸanan katliamlar batılı ülkelerin ve özellikle İsrail için, kendileri dışındaki insanların hayatlarının hiçbir kıymetinin olmadığını gösterdi. YaÅŸanan bu katliamları diÄŸer katliamlardan farklı kılan taraf katliam için bir kılıf bulma ihtiyacı duymamalarıdır. Hastane, okul, cami, kadın, bebek, yaÅŸlı fark etmeden, hedef gözetmeden tonlarca bombayı çok rahat bir ÅŸekilde patlatabiliyor ve bu olay katliamcıların kırmızı çizgilerinin olmadığını apaçık göstermektedir.
2. Aksa Tufanı üzerinden bir yıl geçti. İlk dönem yapılan deÄŸerlendirmeler ve ÅŸu an yapılan yorumlar arasında hangi benzerlik, farklılık ya da tutarsızlıklar var? YaÅŸanılan bir yıllık süreci nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz?
Bir olayla karşılaÅŸtığında ilk etapta çok büyük bir tepki ortaya koyan insanoÄŸlunun, zamanla bu tepkisinin azalmakta olduÄŸunu ve süreç içerisinde de duruma alışarak tepkisiz kalmakta olduÄŸunu görürüz. Aksa Tufanı olayı da ne yazık ki aynı akıbete uÄŸramaktadır. Tufan bir yılını doldurdu. Åžükürler olsun ki, kardeÅŸlerimiz HAMAS ve Gazze’de mücadele noktasında geri adım atmadılar. Onlar ne olursa olsun hedeflerine ulaÅŸmak için mücadeleye yılmadan devam etmektedirler. Onlardaki samimiyet, azim ve kararlılık ilk günkü gibi artarak devam etmektedir.
Katil İsrail ve yandaÅŸlarında da bir deÄŸiÅŸiklik yok. Onlar da katliamlarına son hız devam etmektedirler. Hatta kendi üzerlerindeki baskıyı azaltmak için yeni bir cephe açarak kendilerine meÅŸru bir mücadele alanı açtıklarını dünyaya göstermenin çabası içindeler. Lübnan’da Hizbullah’a ve sivil halka saldırarak dikkatleri mazlum Gazze’den baÅŸka bir yöne çekmekteler.
Hizbullah ile savaşında algı operasyonları yaparak da dünyadaki tepkileri en aza indirmekteler. Hizbullah’a karşı öyle bir hamle yaptılar ki, ilkin iletiÅŸim sistemlerini çökerttiler ardından bütün komuta kademesini yok ettiler. Bir efsane olan Hizbullah liderini eliyle koymuÅŸ gibi bir suikastla öldürdü. Ve terör ÅŸebekesi İsrail bu operasyonlarla mesajlarını net olarak veriyordu; biz, düÅŸmanlarımızı istediÄŸimiz zaman istediÄŸimiz yerde vurabiliriz!
Åžu an iki cephede iki katliam var: Lübnan ve Gazze de.
Gözler Lübnan’da ve iÅŸgalci İsrail Lübnan’da da durdurulamazsa Lübnan, ikinci bir Gazze olabilir… Gazze’de hâlâ katliam da ve mücadele de devam etmektedir; Gazze de dünyanın vicdanı, tahammülü, samimiyeti, seyri, felsefesi test ediliyor; 21. yüzyılın miladı bu; insanlığın Gazze de sınıfta kalıp kalmadığının en önemli turnusol kağıdı olacak.
BaÅŸta çok gür çıkan sesler zamanla azalmaya baÅŸlasa da İslam ülkelerinin halklarında bir yıllık bu süreçte az da olsa güzel çalışmalar yapıldı. YüreÄŸimiz yangı yeri Gazze de ve çok istememize raÄŸmen ne yazık ki Aksa Tufanı olayını sürekli gündemimizde tutamadık. Aslında olması gereken, eylemlerle hem halkı bilinçlendirmek hem de Gazze’nin yanında olduÄŸumuzu gösterip bir baskı oluÅŸturabilmekti. Ama bu konuda doÄŸrusu baÅŸarılı olamadık. Eylemlerimiz gittikçe sönükleÅŸmeye baÅŸladı. Bu nedenle katillerin daha da güçlü hamleler yapmasında ümmetin ve topyekûn insanlığın ve hepimizin duyarsızlığı buna yüzde bir ölçekte bile sebep olmuÅŸsa kendimizi nasıl affedebiliriz?
Bir yılın sonunda ÅŸunun farkına tekrar varmış olduk: Müslümanlar olarak tekrar meydanlara inmeden, meydanları titretmeden bir hareket baÅŸarıya ulaÅŸamaz. Meydanları doldurabilmek için, alanlara gelmelerini çok istediÄŸimiz, bizlerle omuz omuza verecek yüreklere dokunmak gerekmektedir. Çünkü dokunmadığımız yüreklerle aynı saflarda buluÅŸamıyoruz.
3. İslami bir hareket olan HAMAS öncülüÄŸünde geliÅŸen Aksa Tufanı, İslamcılık tartışmalarını ve İslami Hareketlerin düÅŸünsel ve kurumsal yapılanmasını nasıl etkiledi/etkileyecek?
Aksa Tufanı, İslami Hareketlerin tekrar silkinip üzerlerindeki ölü toprağını atmaları için büyük bir mesaj oldu. Ülkemizde ve diÄŸer coÄŸrafyalarda İslami hareketlerin çıkmaza girdikleri ve türlü bahanelerin arkasına sığındıkları bu dönemde hiçbir bahanenin geçerli olmadığını bize gösterdi.
Bugün eÄŸitim için zaman yok, mekân, imkân yok diyenlerin ve eÄŸitimle ilgili yapılması gerekenleri öteleyen, isteksiz görünen, tembellik gösteren veya hiç eÄŸitimle ilgili sorumluluk hissetmeyenlerin bütün mazeretlerini “Aksa Tufanı” boÅŸa çıkartmıştır. Yine ‘gençler bize gelmiyor, gençler oyun ve eÄŸlenceden baÅŸka bir ÅŸey istemiyor, bizim anlattıklarımız gençlerin ilgi alanlarına girmiyor’ gibi iddiaları HAMAS’ın genç yiÄŸitleri ve Gazze halkı boÅŸa çıkarttı.
HAMAS, bugün Gazze'de adeta bütün İslam âlemine bir model sunmaktadır. Uygulanan yaptırımlara raÄŸmen, ablukaya raÄŸmen, çok güçlü ordu ve istihbaratlarına karşı aylarca mücadele verebilmektedirler. Yeryüzü bütün geniÅŸliÄŸine raÄŸmen, onlara daraltılmalarına aldırış etmeden, yer altında, yer üstünde, tünellerde mücadelelerini verebilmektedirler.
Allah Rasulü’nün ashabına sürekli umut verdiÄŸi gibi bu kardeÅŸlerimiz de de bir umutsuzluk ya da bıkkınlık asla görmedik. Bir ÅŸehit verdiklerinde hemen diÄŸeri sıra benim diyerek adeta bir düÄŸüne gider gibi mücadeledeki yerlerini hemen almaktadırlar.
Bu olaylar bizim HAMAS’ı bir model olarak incelememiz gerektiÄŸini göstermektedir. HAMAS bunu nasıl baÅŸardı?
Belli ki, çok iyi bir İslami eÄŸitim sistemi ortaya koyarak baÅŸardı. Mescit eksenli bir eÄŸitim modeli ve yetiÅŸtirdiÄŸi gençleri, çocukları çok iyi kuÅŸatarak bunu saÄŸladı. Önce eÄŸitim, sonra mücadele ilkesiyle baÅŸarılı bir yapılanma gerçekleÅŸtirdi.
HAMAS, mücadelesi ve direniÅŸiyle hiçbir İslami Hareketin hiçbir bahanenin ardına sığınamayacağını bize gösterdi.
4. Aksa Tufanı sonrası gerek Filistin'de gerekse bölge ülkelerindeki mevcut statüko aynı ÅŸekilde devam edebilir mi? BangladeÅŸ'te seküler diktatörün devrilme sürecinde Aksa Tufanı'nın etkisi olmuÅŸ mudur? Benzer sonuçların yarım kalmış Arap devrimlerinde tekrarlanma olasılığı hakkında düÅŸünceleriniz nelerdir?
Dünya’da yaÅŸanan her olay, mutlaka bütün insanları etkilemektedir. Bu nedenle yaÅŸanan Aksa Tufanı da hem Filistin’de hem de diÄŸer ülkelerdeki insanları etkileyecektir ve biz bunun sayısız örneklerini görüyoruz.
BangladeÅŸ’teki olayları etkilemiÅŸ midir? Bu konuda elimizde bir veri olmasa da mutlaka dolaylı bir etkisi vardır. Çünkü BangladeÅŸ halkına ve özellikle de Müslümanlara diktatör Hasina yıllardır baskı uyguluyordu ve halk ayaklanmak için bir kıvılcıma bakıyordu. YaÅŸanan adaletsizliklere ve zulme karşı ‘artık yeter’ dercesine meydanlara döküldüler. Filistinliler de iÅŸgalci, zalim, katlimcı terör devletine karşı Aksa Tufanını baÅŸlattı. Neticede iki olayında çıkış noktası özgürlük içindir.
Bu olaylar Filistin’de ve diÄŸer ülkelerdeki statükoyu devirir mi ya da yarım kalmış Arap devrimlerinin tamamlanmasının önünü açar mı? Bu hareketlerin baÅŸarısına baÄŸlıdır. Hareket baÅŸarılı oldu mu bu olay baÅŸka tufanlara neden olacaktır. Bunu bilen batılı güçler bu nedenden dolayı da bu hareketlerin, kalkışmaların baÅŸarıya ulaÅŸmasını istemiyorlar. Çünkü Batı iyi rol model olacak yapılar istemiyor. Ve neye mal olursa olsun onu daha fazla büyümeden, geliÅŸmeden boÄŸmak istiyorlar. Biz bunu Mısır’da gördük. Muhammed Mursi hangi suçundan dolayı zindanlara, demir kafeslere kondu, hangi suçundan? Hiçbir suçu yoktu. Tek suçu İhvan gibi bir yapının cumhurbaÅŸkanı olmasıydı. Ama binlerce insanın hayatına mal olacak bir darbeyle devirdiler. RaÅŸid GannuÅŸi’nin suçu neydi? Müslüman bir hareket adamı olması ve halkın teveccühünü kazanan bir lider olmasıydı. Suçu kimliÄŸi ve ÅŸu an hapiste. Bu nedenle Batı kendisine alternatif olacak, halkın teveccühünü kazanmış, istikameti doÄŸru ve kararlı mücadele veren yapıların güçlenmesine izin vermemek için kundaktaki bebeÄŸin katledilmesine bile aldırmaz. Bu konuda Müslümanlar mutlaka uyanık olmalılar ve hareketlerinde saÄŸlam adım atmalıdırlar.
Dikkat edersek Filistin gibi bir avuç bir toprak parçasında bile Gazze ve Batı Åžeria diye ikiye bölüp biriyle savaÅŸmakta diÄŸeri de sıranın kendisine gelmesini beklemektedir!
5. İİT, Arap BirliÄŸi gibi örgütlerin konumu ne olacak? MeÅŸruiyetleri ve güvenirlikleri uzunca bir süredir yüksek sesle sorgulanan ve iflas ettiÄŸi söylenen uluslararası düzen yerine nasıl bir yeni dünya düzeni kurulacak? Büyük savaÅŸların galipleri tarafından kurulan dünya düzenin sonuna geldik mi?
İslam İşbirliÄŸi TeÅŸkilatı ve Arap BirliÄŸi Aksa Tufanı olayında da üzülerek söylüyorum ki bizi yanıltmadı. Her zaman ki gibi yine etkisiz kaldılar. Bu iki teÅŸkilatı, kimlerin ne amaçla kurdukları sorgulanmalıdır. Elliyi aÅŸkın üyesi olan bir İslam İşbirliÄŸi TeÅŸkilatı bugüne kadar Müslümanların hangi derdine derman oldu ki bugün Aksa Tufanı olayıyla katliama uÄŸrayan Müslümanların derdine çare olsunlar!
Bazen ÅŸunu düÅŸünmüyor deÄŸiliz, bu teÅŸkilat aslında Müslümanların dünya kamuoyunda elini kolunu baÄŸlayan bir yapı haline gelmiÅŸlerdir. Çünkü Müslümanların başına bir olay geldiÄŸinde toplanan ve asla bir çözüm üretemeyen bir teÅŸkilattır. Dünya ülkeleri bu toplantılara bakarak, Müslümanlar kendileri bir konuda karar alamadıklarına göre, bizlerin yaptıklarını hak ediyorlardır diye rahatlardır diye düÅŸünüyor olmalılar. Hiç kimse İslam İşbirliÄŸi TeÅŸkilatı’ndan nasıl bir karar çıkacağını merak ediyor mu? Hayır! Çünkü asla bir karar çıkmaz. Bu nedenle güvenilir deÄŸiller. Çünkü bu birliÄŸi ve teÅŸkilatı oluÅŸturan ülkelerin neredeyse tamamı kendi baÅŸlarına irade ortaya koyan bağımsız, baÄŸlantısız deÄŸiller; İsrail ve ABD iÅŸbirlikçisi ve kendi gölgelerinden korkan piyonlardır.
Bugün BM, Avrupa BirliÄŸi, İslam İşbirliÄŸi TeÅŸkilatı gibi bütün kurullar iflas etmiÅŸtir. Hiçbir insani kural tanımayan, bebeklerin, çocukların üzerine bile binlerce ton bombalar atılırken, hastaneler, camiler bombalanırken ses çıkarmayan bu yapılar çözüm üretemedikleri için artık halklar kendi haklarını kendileri arayacaklardır. Bu da daha büyük kaoslara neden olacaktır. Güçlü olan ülkeler mazlum halkları ezmeye ve sömürmeye devam edeceklerdir. Mazlum halklar da güçlü ülkelere karşı bileneceklerdir. İki grup da zarar görecektir.
Bu düzen deÄŸiÅŸmeli, ama nasıl? Bunun için iyi bir mücadele etmek gerekmektedir. Bu iÅŸ Müslümanların eliyle gerçekleÅŸecektir Allah’ın izniyle. Çünkü bu günkü düzeni kuranlar Müslüman ülkeleri yok sayarak BM’yi, AB’yi kurdular.
Var olan sistemdeki daimi ülkelere bakıldığında danışıklı döÄŸüÅŸ yaptıkları artık gözlerden kaçmıyor. Ve ne hikmetse hiçbir zaman Müslümanların lehine bir karar da çıkmıyor. Onlar dünyayı kendi mülkleri gibi görüp istedikleri ÅŸekilde at koÅŸturmaktadırlar.
Åžuna inanıyoruz ki bu zulüm ebedi olamaz. Bu konuda yeni bir dünya düzeni gerekmektedir. Bunun için öncelikle İslam ülkelerinin kendi aralarındaki meseleleri çözüp tek güç halinde birlikte hareket etmeleri gerekmektedir. Gazze, Lübnan bunun açık örneÄŸi deÄŸil mi? ABD’yi ve Avrupa’yı arkasına alan taÅŸeron terör devleti İsrail’in bir gün bizlerin de kapımızı çalmayacağından emin miyiz? Bu birliÄŸi saÄŸlamaya mecburuz. Bu saÄŸlanınca ancak yaÅŸanan haksızlıklara karşı dur diyebiliriz. Bunu gerçekleÅŸtirecek olanda İslami Hareketlerdir. İslami Hareketler, ülkelerini İslami bir yönetime dönüÅŸtürmek için kesintisiz mücadele etmeliler. Çünkü dünyanın Müslümanlara ihtiyacı var.
Aksa Tufanı, yeni dünya düzeninin deÄŸer merkezli deÄŸil de maddi çıkarlar üzerine kurulduÄŸunu tekrar gözler üzerine serdi. Özellikle İsrail’e destek verenlerin maddi kayıp yaÅŸamaktan korkarak desteklediklerini gördük. Elon Mask’ın ve benzeri ÅŸahsiyetlerin veya kurumların bu süreçte yaptığı açıklamalar takip edildiÄŸinde bu çok net görülecektir. Güçlü ülkeler herkesin kendilerine destek vermek zorunda olduklarını, desteklemeyenlere ise hayat hakkı tanımayacaklarını tekrar tekrar gösterdiler. Artık öyle bir dönem ki, güçlü devletler kimi isterlerse terör listelerine alabilmektedirler. Ve öyle bir durum ki, ülkelerinin özgürlüÄŸü ve bağımsızlığı için mücadele edenlere terörist gözüyle bakılmakta!
6. Alim, aydın, akademisyenler, kanaat önderleri, STK'lar İslam dünyasında, Batı'da ve diÄŸer bölgelerde Siyonist soykırımı karşısında nasıl bir tavır ortaya koymuÅŸlardır, gerekli performansı göstermiÅŸler midir?
Her ne kadar çıkan sesler çok güçlü olmasa da geçmiÅŸe nazaran biraz daha net sesler çıkmaya baÅŸladığını görüyoruz. Dünyanın her tarafında sporda, sanatta, üniversitede, akademide, aydınlardan âlimine kadar her kesimden yükselen sesler var. Belki bir deÄŸiÅŸime neden olacak kadar olmazsa da geçmiÅŸin tepkisizliÄŸine ya da vurdumduymazlığına göre olay biraz daha sahiplenildi. Belki çok büyük katliam olduÄŸundan dolayı denilebilir ama neticede her bölgeden itiraz sesleri gelmeye baÅŸladı. KötülüÄŸü elleri ile deÄŸiÅŸtiremezlerse de dilleri ile deÄŸiÅŸtirmeye çalışan insanların sayısı artmıştır. GerçekleÅŸtirilen protestolar Küresel İntifada’ya dönüÅŸtü. Batı’daki üniversitelerde yapılan protestolar İslam ülkelerini utandıracak, baÅŸ eÄŸdirecek ölçüdeydi. Bundan korkan Batı, üniversitelerdeki bu protestolara müdahale ederek bastırmaya çalıştı. Bunun yanında bazı satılık kalemler, ABD ve İsrail eksenli beyinler de zuhur etti. HAMAS’ı eleÅŸtiren, onu terör örgütü olarak gören, İsrail’i destekleyen nevzuhur kiÅŸiler…
7. YaÅŸadığı anlam bunalımını teknolojik ilerleme ile kapatmaya çalışan, fütüristik bir gelecek kurgusuna, dijital dünya ve yeni sekülerleÅŸme dalgasını basamak kılan küresel hegemonya karşısında Aksa Tufanı dünya halkları için farklı seçeneklerin kapısını aralayabilmiÅŸ midir, bu süreçte İslami Hareketler nasıl bir rol üstlenmelidir?
Yeni dünya düzeni nasıl ki deÄŸerler üzerine deÄŸil de güç hegemonyası üzerinde kurulmuÅŸsa, gençleri sömürmek, onları deÄŸerlerden uzak ve zevklerinin tutsağı olacak ÅŸekilde yaÅŸamaları için ortamlar oluÅŸturulmaktadır. Dünya yaÅŸantısına anlam katmayı engellemek için gençleri teknoloji ile müzik ile spor ile film ile meÅŸgul etmektedirler. Gençlerin sadece kendilerini düÅŸünen bireyler olarak yaÅŸamaları, farklı kimliklerden uzak durmaları ve kendilerine yabancılaÅŸabilmeleri için ellerinden geleni yapmaktalar. Hatta öyle ileri derecelere kadar gidilmektedir ki artık gençler sapkın yaÅŸantılara zorlanmaktadır.
YaÅŸanan Aksa Tufanı olayı bütün insanlarda olduÄŸu gibi gençlerinde dikkatini çekmiÅŸ durumda. Gençler sürekli kendileri için rol model olacak insanlar isterler. Gençler kendilerine yiÄŸit, fedakâr olan gençleri örnek almak isterler. Batı’nın özellikle sanal medya dünyasında ortaya çıkardığı sahte kahramanlar yerine Ebu Ubeyde gibi yaÅŸayan kahramanları görünce doÄŸal olarak etkilendiler. Fedakâr, özgürlükleri ve bağımsızlıkları için canını ortaya koyan ve dünyada yapayalnız kalmalarına raÄŸmen geri adım atmayan, savaşırken de ilkelerinden vazgeçmeyen yiÄŸitleri görünce gençler etkilenmiÅŸlerdir. Kağıttan, sahte aslan yerine gerçek aslanları görmek gençlerin meydanlarda onlara destek olmalarına yol açmıştır.
Dinlerden, Allah’tan uzak seküler bir hayat yaÅŸayan insanlar, Filistin/Gazze halkının teslimiyetini ve direnen halkın kahramanlarını görünce İslam’ı, Allah’ı, Kur’an’ı merak etmiÅŸlerdir. Bu konu İslami Hareketlere bir alan açmıştır.
Samimi olarak, fedakârca, hiçbir maddi çıkar beklemeden sadece Allah rızası için yapılacak çalışmaların insanların teveccühünü kazanacağını tekrar bizlere göstermiÅŸtir. Bu nedenlerle İslami Hareketler Gazze’deki bu kıyamın açtığı yolda samimi adımlarla çalışmalarına tekrar heyecan katarak yürümelidirler.