Aile Yazıları -5

Önceki yazımızda Ailenin problemlerine dönük 3 çözüm yolundan bahsetmiÅŸ;

1. Bütüncül Yaklaşım,

2. Çözüm Odaklı Yaklaşım,

3. Sonuç Odaklı Yaklaşım,

olarak sıralamış ilk ikisinden de bahsetmiÅŸtik. Åžimdi son çözüme gelelim;  

c- Sonuç Odaklı Yaklaşım:

Bu yaklaşım ilk iki aÅŸamayı, olgunluÄŸa erdiren yaklaşımdır. Bütünü gören, ölüm dışında her sorunun çözülebileceÄŸine inanan insan, artık sonuç odaklı olmaya hazırdır. Ama bu alet de diÄŸerleri gibi kolayca çantaya girmeyecek, bazı ÅŸartların yerine getirilmesi gerekecektir.

Aslında hem kolay hem de zor bir yaklaşımdır. Kolaydır, hayatın akışı kadar tabidir. Zordur, bazen dünyayı tersine döndürmek kadar imkânsızdır. Çözüm odaklı olmanın önündeki engelleri hatırlarsanız benzer engeller, sonuç odaklı olmanın önüne de çıkar. “Dur bakalım, nereye gidiyorsun herkesin yapamadığını sen mi yapacaksın” derler. Bize düÅŸen ise yaÅŸamın/yaÅŸamanın ana yakıtı olan “ümit”ten vazgeçmemektir. Sonuç odaklı yaklaşımın en önemli inÅŸacısı “Ümit” olduÄŸu gibi en önemli yıkıcısı da “Ümitsizlik”tir.

Bunun yanında diğer engeller:

 

1. Dinlememek:

“BaÅŸkalarını inandırmanın en iyi yolu, onları dinlemektir. (Dean Rusk.)”

Ben her ÅŸeyi planladım, anladım ve herkes problemi benim istediÄŸim ÅŸekilde çözmelidir yaklaşımı, sonuca gitmemizi engelleyen en önemli engellerdendir.

Åžu fıkra bazen dinlemenin anlatmadan önemli olduÄŸunu ne güzel anlatıyor:

Adam doktora gider:

“Doktor Bey, galiba karımda iÅŸitme kaybı baÅŸladı. Ne yapabiliriz?”

Doktor:

“Eve gittiÄŸiniz zaman, karınızın arkasında, biraz uzakta durun. Normal bir sesle ona soru sorun. EÄŸer sizi duymazsa biraz daha yaklaşın ve sorunuzu tekrarlayın. Hangi mesafede duyduÄŸunu tespit edelim, ona göre bir tedavi uygularız.”

Adam eve döner. Karısı mutfakta yemekle uÄŸraÅŸmaktadır. Adam mutfağın kapısında durur ve normal bir sesle:

“Hayatım, ne yiyoruz bu akÅŸam?” diye sorar. Karısı cevap vermez. Adam bir iki adım atar ve bir kez daha sorar:

“Hayatım, ne yiyoruz bu akÅŸam?”

Karısı yine cevap vermez. Adam kadının dibine kadar gelir ve tekrarlar:

“Hayatım, ne yiyoruz bu akÅŸam?”

Karısı öfkeyle dönerek cevap verir:

“Üçtür köfte diyorum ya!”

2. Yetersiz Bilgi: 

“Abanın kadri yaÄŸmurda bilinir. (Atasözü)”

Sonuç odaklı yaklaşımda soruna dair bütün veriler elinizde deÄŸilse, hayal ettiÄŸiniz sonuca ulaÅŸmanız imkânsız olabilir. İnÅŸa etmeyi hayal ettiÄŸiniz bir bina tasarımı varsa, binaya ait bütün mimari bilgiye ve inÅŸa malzemelerine sahip olmalısınız.

İstanbul’a ilk gittiÄŸim yıllardı. Tatilde hem çalışacak hem de biraz İstanbul’u gezecektim. Bir yeri öÄŸrenmenin en iyi yolu yürümekti. Ben de öyle yaptım. Zeytinburnu’nda kalıyor çoÄŸunlukla bir dolmuÅŸla Eminönü’ne ulaşıyordum. Ancak bu sefer dolmuÅŸ yerine sur içinden geçecek, hem kestirmeden yürüyecek hem de çevreyi keÅŸfedecektim. Sur içine açılan birkaç kapı vardı. Birini gözüme kestirip kendimce yönümü Eminönü’ne doÄŸru ayarlamıştım. Ancak güneÅŸ bulutun arkasına kaçınca olanlar olmuÅŸtu. Bütün yön bilgimi kaybetmiÅŸtim. Biraz çekingen olduÄŸum için sormayı da sevmiyordum. İçimdeki sese uyarak yürümeye devam ettim ve yaklaşık 2 saat yürüdükten sonra girdiÄŸim surun baÅŸka kapısından çıkmıştım. Çevreyi kontrol ettiÄŸimde ÅŸaÅŸkınlıkla, girdiÄŸim kapının hemen yanından geri çıktığımı gördüm. Yani Eminönü’ne gideyim derken Zeytinburnu’na geri dönmüÅŸtüm.

Hazırlıklı olmazsanız, hep döner döner aynı noktaya gelirsiniz.

 

3. Sonucu hayal etmekle hevesi karıştırmak:

“Hayat oyununda, seyirci koltuklarına heves etme, sahneye çıkmaya çalış.” (Seneca)

Hayal ile heves arasında en önemli fark; plan yapmaktır. Hayal sahibi insanlar hayalini gerçekleÅŸtirmek için bütün insani potansiyellerini seferber ederler. Heves sahibi insanlar ise yalnızca isterler ama harekete geçmezler.

Aslında baÅŸarılı insanlara ve yaÅŸadıkları çevreye baktığımızda, bir İngiliz atasözünde olduÄŸu gibi “ağızlarında gümüÅŸ kaşıkla doÄŸmamışlardır” ÇoÄŸu fakir ve yaÅŸamını zor sürdüren kesimlerden gelmiÅŸlerdir. Bu çıkışın temel tetikleyicisi güçlü hayallere ve bu hayallerini gerçekleÅŸtirecek planlara sahip olmalarıdır.

4.  Risk almamak: 

“Hata yapmaktan korkmak, ilerlemenin ölümüdür.” (Alfred N. Whıtehead)

Sonuç odaklı çözümün önündeki en önemli engellerdendir. Evden çıkmanın bile risk olduÄŸunu anlamayan insanlar maalesef sonuca yönelik risklere kolay kolay razı olmazlar. Halbuki risk almadan yaÅŸayan insanlar hayatlarını ve çevrelerini daha büyük risklere maruz bırakırlar. Bir hastalıkta ameliyat kararı almak risktir, çocuÄŸunuz için ev deÄŸiÅŸtirmek risktir, daha iyi gelir elde etmek için iÅŸyeri açmak risktir, yaÄŸmurlu havada dışarı çıkmak risktir.

Gönüllü risk almayan insanlar, gönülsüz risklerin kapılarını çalmasını beklerler. Olan aynı ÅŸeydir aslında…

Çocuklarımız için risk gördüÄŸümüz; interneti, cep telefonunu, televizyonu yasaklamak, bu araçları evin dışına çıkarmak tehlikeyi ortadan kaldırmayacaktır. Tam aksine bir önceki baÅŸlıkta geçtiÄŸi gibi “sorunu halının altına süpürmek” olacaktır.

Aile çocuklarını televizyonun kötü etkilerinden korumak için evlerine televizyon almamaya karar vermiÅŸti. İlk baÅŸlarda her ÅŸey güzel gidiyordu. Ancak çocuklar büyümüÅŸ, okulda, mahallede, akrabada televizyon konusunda konuÅŸulduÄŸunda gruba dâhil olma psikolojisi ile onlar da televizyon ister olmuÅŸlardı. Nitekim ailenin akrabalarına ziyarete gittiklerinde, çocuklar akrabanın çocukları ile oynamak yerine televizyonun önüne çivileniyorlardı. Öyle oldu ki evlerinde televizyon olan çocuklardan daha fazla televizyonun etki alanına girmiÅŸlerdi. Sonunda pes edildi ve aile durumu kabullenerek televizyonu evlerine aldı.

 

Artık çözüm çantamızda;

Bütüncül Yaklaşım,

Çözüm Odaklı Yaklaşım,

Sonuç Odaklı Yaklaşım,

var. Un var, ÅŸeker var, yaÄŸ var. Geriye kalan, “çözüm” helvasını yapmak.

Bu yazıların muhatabı aile olduÄŸu için ailenin içinde olduÄŸu toplumun sorunlarıyla direk ilgilenmeyeceÄŸiz. Ama aileyi etkileyen toplumsal sorunlar olduÄŸunda, ailenin bunun üstesinden nasıl geleceÄŸini göstereceÄŸiz. Toplumda kötülükler çabuk, iyilikler ise yavaÅŸ yer eder. İyilik irade, kötülük cazibe taşır.

Bazen bulunduÄŸunuz toplumda iyilikler az, kötülükler fazla olabilir. Bu durum sizi etkilemekle beraber gücünüzü artıran bir sinerjiye dönüÅŸebilir. Çünkü iyiliÄŸin doÄŸasında haklılık vardır. Hak ise insanın dayanabileceÄŸi en güçlü dayanaktır. MeÅŸhur ifadesi ile; “iyiler sarsılır ama yıkılmaz”… İnsanların gıpta ile baktığı iyi bir aile olmak, ÅŸüphesiz bedel ister. Her nimetin bir külfeti vardır prensibince nimeti talep eden bizlerin külfete de rıza göstermesi gerekir.

Åžimdi sırasıyla bu külfetleri önce ortaya koyup sonra da pratik çözümlerine geçelim;

1- Tüketen eÅŸ seçimi,

2- EÅŸlerin tanışma, niÅŸan ve evlilik süreci üzerine problemleri

3- Evlilikte uyum problemleri

4- Akraba iliÅŸkileri üzerinden problemler

5- Tüketim Pençesindeki aile problemleri

6- İlk çocuk problemi

7- Çocuklar arasında kıskançlık problemi

8- Ergenlik dönemi problemi

9- ÇaÄŸdaÅŸ iletiÅŸim araçlarının kullanılması üzerine problemler

10- EÅŸlerin Ailede sevgi, ÅŸefkat, cinsellik ve aÅŸk yokluÄŸu problemi

11- Aile içi iletiÅŸim problemleri

12- Aile içi ÅŸiddet

13- Aile bütçesinin yönetim problemi

14- KomÅŸu iliÅŸkileri üzerine problemleri

15- İş iliÅŸkileri üzerine problemler

16- Farklı siyasi ve inanç yaklaşımları

Az önce saydığımız bütün problemleri çözüm çantamıza koyduÄŸumuz üç aletimizi düÅŸünerek çözeceÄŸiz. Elimizdeki çözüm araçları: gece zifiri karanlıkta fener, çölde bitmek üzere olan son suyumuz, düÅŸmana attığımız son kurÅŸunumuz olacak. O kadar deÄŸerli, o kadar hayati…

Bütüncül YaklaÅŸ!

Çözüm Odaklı YaklaÅŸ!

Sonuç Odaklı YaklaÅŸ!

Aslında sayılan problemler için ayrı ayrı birer kitap yazılabilir. Ancak bu kitapları okumak ve sonra çözüme yönelmek çok pratik olmayabilir. Bizim burada sunduÄŸumuz çözümler ilk yardım, ya da acil yardım olarak nitelenmelidir. Daha uzun erimli ve yeterli tedavi, bu ilk müdahaleyi takip eden süreçlerdir.

Åžunu da hatırlatmadan geçmeyelim; Her problem; sevginin arttığı, iliÅŸkilerin saÄŸlamlaÅŸtığı, insanların piÅŸtiÄŸi, aile olmanın doyumuna ulaşılan fırsatlara dönüÅŸebilir. Çünkü her bela aynı zamanda gücümüzü artıran birer kaldıraçtır. Yeter ki, problemlerimize üç aÅŸamada yaklaşıp onlarla yüzleÅŸelim.

Åžu anda kullandığımız pek çok teknolojik alet ve bilgi çok zor ÅŸartlar altında insanların artık bittik dedikleri anda keÅŸfettikleri ÅŸeylerdir.

En meÅŸhur bilim adamlarının biyografilerinde, keÅŸfettikleri bilimsel verilere çok uzun süren çalışmalar ve uykusuz gecelerde vardıklarını görürüz. Siz de zorda kaldığınızda ne gibi çözüm aletleri ürettiÄŸinize bakarsanız aslında zorluÄŸun pozitif yönünü de görmüÅŸ olursunuz. Kur’an’da belirtildiÄŸi gibi: “muhakkak bir zorlukla kolaylık vardır, muhakkak bir zorlukla kolaylık vardır...” cümlesinin tekrarlanması sonucuna iÅŸarettir.

Problemlerinizle yüzleÅŸmeniz ve aÅŸmak için gayretinize sebep olması dileÄŸiyle bu yazımızı da burada bitiriyorum.
Huzurla kalın!...