Kör Adamlar ve Fil: İslam Dünyası'nın Sorun Çözme Krizi

Hint alt kıtasında ortaya çıkmış ve binlerce yıldır dilden dile dolaÅŸan "kör adamlar ve fil" hikâyesi, günümüz dünyasında da ÅŸaşırtıcı bir güncellikle yankılanıyor. Hikâye malum: Altı kör adam bir filin farklı yerlerine dokunur ve her biri kendi dokunduÄŸu parçanın filin tamamı olduÄŸuna inanır. Biri fili palmiye aÄŸacına, diÄŸeri sert bir duvara, bir baÅŸkası ise bir ip parçasına benzetir. Her biri kendi algısını mutlak doÄŸru kabul eder ve diÄŸerlerinin deneyimlerini reddeder. Bu kadim metafor, özellikle halkı Müslüman olan devletlerin güncel sorunlara yaklaşımındaki temel çıkmazları anlamamız için çarpıcı bir pencere açıyor.

İslam dünyası, ne yazık ki kronikleÅŸmiÅŸ sorunlar karşısında sıklıkla bu kör adamların tutumunu sergiliyor.

Osmanlı'nın son dönemindeki Üç Tarz-ı Siyaset (Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük) tartışmasının günümüzde hâlâ sürüyor olması, bu dinamiklerin ne kadar köklü olduÄŸunu gösteriyor. Tarihsel siyasi kutuplaÅŸmanın özünü çarpıcı biçimde yansıtıyor. Osmanlı'nın dağılma döneminde ortaya çıkan bu üç siyasi proje, bugün hâlâ üstenci bir üslupla tartışılıyorsa, bunun nedeni çözümsüzlüÄŸün kendisinin bir siyasi araca dönüÅŸmüÅŸ olmasıdır. Her proje, diÄŸerini filin yanlış tarafını tutmakla suçlayarak reddetti. Balkan SavaÅŸları ve Cihan Harbi tüm bu projeleri krize sürüklerken, hiçbiri Osmanlı Devleti’nin tamamını kapsayacak bir çözüm üretemedi. Bugün de benzer tartışmalar, tarihsel perspektiften yoksun, parçalı okumalarla devam ediyor. Tarih 'haklı çıkmak' için deÄŸil, 'ders çıkarmak' için okunmalı. Aksi takdirde tarih dersinden kalınmış olur.

Sorun kimi zaman sadece dış mihraklar (filin hortumu), kimi zaman yalnızca dini aşırılık (diÅŸveya salt ekonomik yoksunluk (kuyrukolarak tanımlanıyor. Oysa tüm bu algıların arkasında, gerçek fil; sosyo-ekonomik adaletsizlik, eÄŸitimsizlik, mezhep çatışmaları ve küresel politikaların iç içe geçtiÄŸi karmaşık bir yapıdır. Bir kesim sorunu Batı'nın kültürel istilası olarak kodlarkendiÄŸerleri geleneksel deÄŸer kaybı veya dini eÄŸitim yetersizliÄŸiyle sınırlandırıyor. Ne var ki gerçek, asla tek boyuta indirgenemeyecek kadar karmaşıktır.

Günümüzde insanlık, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar çok veriye eriÅŸebiliyor; ancak “bütünü görmek” her zamankinden daha fazla zorlaÅŸmaktadır. Her parça (haber, veri, yorum) kendi baÄŸlamından koparılıp bize sunuluyor. Filin kulağını gösteren biri, "Bakın, fil bir yelpaze!" diye bağırırken, diÄŸeri hortumundan tutup "Hayır, bir boru!" diye ısrar ediyor. Böylece hakikat, bütünlüÄŸünü kaybederek dağılır. Sosyal medya ve arama motorları, bize "dokunduÄŸumuz parçayı" sürekli besliyor. Bir kez "filin kuyruÄŸuna" (kendi görüÅŸümüze) dokunduÄŸumuzda, algoritmalar bizi hep aynı parçaya götürüyor. Sonuç: "Filin bacaklarına dokunanları" hiç duymuyor, duysak da "bu fil deÄŸil!" diyoruz.

Hikâyedeki kör adamlar gibi, devletler ve toplumsal gruplar da kendi algıladıkları "parça"nın mutlak gerçek olduÄŸunda ısrar ediyor. Küresel sorunlar (Filistin-İsrail savaşı, iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi, göç) tek bir açıdan (tarihsel haklılık, ekonomik çıkar, güvenlik endiÅŸesi) ele alınıyor. Farklı aktörlerin meÅŸru kaygıları ve bakış açıları (diÄŸer "körlerin" deneyimleri) ciddiye alınmıyor, diyalog ve müzakere zeminleri zayıf kalıyor. Filistin'de 77 yıldır süren iÅŸgal, "ya hep ya hiç" mantığının diyaloÄŸu imkânsızlaÅŸtırmasından besleniyor.  Filistinlilerin Nakba (Büyük Felaket) acısı görmezden geliniyor. İsrail, kendi "acil" kaygısını Filistinlilerin "varoluÅŸsal" ihtiyacından üstün görüyor.

BaÅŸka bir örnek 1 Eylül 1967 tarihli Hartum Kararı’dır. Altı Gün Savaşı'nın ardından Sudan'ın baÅŸkenti Hartum'da toplanan 1967 Arap BirliÄŸi Zirvesi'nin sonunda yayınlanan "Üç Hayır" olarak bilinen sloganı içermesiyle ünlüdür: "İsrail'le barışa hayır, İsrail'i tanımaya hayır, İsrail'le müzakereye hayır!" Arap dünyasının İsrail'e yönelik tutumunu simgeleyen tarihi bir belgedir. Hartum Kararı'nın üzerinden geçen yıllar, Arap-İsrail iliÅŸkilerinde önemli deÄŸiÅŸimlere sahne olmuÅŸtur. Özellikle İbrahim AnlaÅŸmaları gibi son dönemdeki geliÅŸmeler, bazı Arap devletlerin İsrail ile normalleÅŸme yoluna gittiÄŸini göstermektedir. Bu durum, Hartum Kararı'nın ruhundan önemli ölçüde uzaklaÅŸan yeni bir dönemin baÅŸlangıcı olarak yorumlanabilir.

İslam geleneÄŸinin özünde var olan istiÅŸare ilkesi, bu kör insanlar tuzağından çıkışın anahtarını sunuyor. İstiÅŸare, sorunları birlikte ele almayı, farklı bakış açılarını dinlemeyi ve ortak bir anlayışa ulaÅŸmayı teÅŸvik eder: Farklı mezheplerin, etnik grupların, sosyal sınıfların, uzmanlık alanlarının ve fikir akımlarının (farklı dokunuÅŸların) varlığını ve meÅŸruiyetini kabul etmek zorundayız. Gerçek anlamda kapsayıcı, ÅŸeffaf ve etkili istiÅŸare platformları kurmak zorundayız. Parlamentolar, sivil toplum kuruluÅŸları, akademi ve bağımsız medya bu mekanizmaların hayati bileÅŸenleri olmalı. Sorunları tek boyutlu deÄŸil, sosyal, ekonomik, siyasi, kültürel ve küresel boyutlarıyla birlikte analiz eden kurumlar ve politika oluÅŸturma süreçleri geliÅŸtirmeliyiz. Hiçbir grubun veya devlet yaklaşımının mutlak hakikate tek başına sahip olmadığını kabul etmek gerekiyor. Kur'an'ın "Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır" (Yusuf, 76) uyarısı kulağımıza küpe olmalı. Mükemmel bir çözüm beklemek yerine, farklı perspektiflerden gelen, en uygulanabilir çözümlere odaklanmalıyız. Tıpkı "fili tanımlamak için sözcükleri birleÅŸtirmek" gibi.

Sorunları doÄŸru tanımlamak ve çözmek için, herkesin kendi dokunduÄŸu parçanın deÄŸerini bilerek, "birlikte dokunmaya" cesaret etmesi gerekiyor. Aksi takdirde, filin önünde duran körler gibi, biz de büyük resmi görmeden kendi parçalarımızla sınırlı kalmaya devam edeceÄŸiz. ÖrneÄŸin,  Filistin'i "vatanını parsel parsel satan" veya "etnik çatışma indirgemeciliÄŸi" ile açıklayan bakış, hem gerçekliÄŸi göremeyen bir körlüÄŸe hem de vicdan pusulası ÅŸaÅŸmış bir anlayışa iÅŸaret eder. Bunları basitçe "Filistinliler toprak satıyor" diye sunmak, iÅŸgalin sınır tanımayan ÅŸiddetini meÅŸru kılmaktadır. Filistin meselesini Yahudi-Filistinli çatışmasına indirgemek, hem tarihsel baÄŸlamı (Sykes-Picot, Balfour) hem de uluslararası hukuk boyutunu (iÅŸgalin yasadışılığı, BM kararları) silikleÅŸtiriyor. İsrail iÅŸgalinin zorla el koyma, yasa dışı yerleÅŸim inÅŸası, ev yıkımları, tarım arazilerine eriÅŸimi engelleme, zorla yerinden edilme, nüfus kaydırmaları (1948 Nakba ve 1967 Naksa) gibi ÅŸiddet ve sistematik baskı mekanizmalarını tamamen görmezden gelir veya örtbas eder. Ayrıca bu indirgemeci bakış, İsrail'in güvenlik söylemini meÅŸrulaÅŸtırırken Filistinlilerin insani trajedisini ötekileÅŸtiriyor. Bu indirgemeci bakış, Filistinlilerin self-determinasyon hakkı, topraklarına dönüÅŸ hakkı, özgürlük ve eÅŸitlik taleplerinin meÅŸruiyetini zayıflatır. İşgalin yarattığı insani trajediyi (mülteci kampları, kuÅŸatmalar, sivil ölümler) "kaçınılmaz çatışma bedeli" gibi sunarak, insani duyarlılığı ve adaleti saÄŸlama sorumluluÄŸunu askıya alır. Ä°nsani boyutun unutulması, rakamların insan hikâyelerinin önüne geçmesi... Gazze'deki çocuk ölümlerini "çatışma kurbanı" diye sunmak, bunların aslında önlenebilir politik tercihler sonucu olduÄŸunu görmezden gelmektir.

Halkı Müslüman olan devletler, karşı karşıya oldukları karmaşık sorunları aÅŸmak istiyorlarsa, "kör adamlar" psikolojisinden kurtulmak zorundalar. Palmiye aÄŸacı, duvar veya ip parçası olarak gördükleri ÅŸeyler, aslında çok daha büyük ve karmaşık bir gerçekliÄŸin ("filin") parçaları. Gerçek çözüm, bu parçaları birleÅŸtirecek diyalog ve bütünsel bakış kapasitesini geliÅŸtirmekte yatıyor.

Peki hepimiz körsek, filin bütününü kim görebilir? Belki de yanıt ÅŸu: Hiç kimse. Ama birbirimizin elini tutup dokunduÄŸumuz parçaları birleÅŸtirerek fili zihnimizde inÅŸa edebiliriz. Bu, insanlığın en kadim ve en acil iÅŸbirliÄŸidir...

 

Bknz:

Akçura, Yusuf. Üç tarz-ı siyaset. Ötüken NeÅŸriyat AÅž, 2015.

Rogan, Eugene Araplar: Bir Halkın Tarihi. Pegasus Yayınları, 2017.

BaÅŸak, Kemal. İbrahim AnlaÅŸmaları’nın OrtadoÄŸu Bölgesel Barışına Etkileri. Orta DoÄŸu ve Orta Asya-Kafkaslar AraÅŸtırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, 2023, 3.2: 1-17.

Chris Knight, “The traditional story of the blind men and the elephant”, 2007, https://www.bethinking.org/is-christianity-the-only-way/the-blind-men-the-elephant-and-the-zoo 

"This Week in History: The Arab League Three No's"Jerusalem Post. 9 Nisan 2013 tarihinde kaynağından arÅŸivlendi. EriÅŸim tarihi: 4 Aralık 2017.

Yorum Yapın