Musa Ebu Merzuk: Hamas. Kudüs'e karşı sorumluluk hissederek bu şehri korumak için geçmişte mücadele etmiştir ve gelecekte de mücadele etmeye devam edecektir

  • PaylaÅŸ:
  • Tarih: 07 Ekim 2024     Y: Musa Ebu Merzuk    Yazdır
img
Musa Ebu Merzuk: Hamas. Kudüs'e karşı sorumluluk hissederek bu şehri korumak için geçmişte mücadele etmiştir ve gelecekte de mücadele etmeye devam edecektir

HAMAS liderlerinden Musa Ebu Merzuk, "Aksa Tufanı" dosyası kapsamında İslam DüÅŸüncesi'nin sorularını yanıtladı.

          1. Aksa Tufanı hamlesine nasıl bir anlam yüklüyorsunuz? Bu süreci önceki operasyonlardan, kıyam hareketlerinden ve maruz kalınan katliamlardan farklı kılan yönler nelerdir?

Aksa Tufanı operasyonu, iÅŸgal ve kuÅŸatma altında yaÅŸayan bir halkın savaÅŸçılarının, ABD ve Batı tarafından desteklenen iÅŸgal gücüne karşı baÅŸlattığı kutlu bir operasyondur. Bu operasyon iÅŸgal altında yaÅŸayan, üstelik 18 yılı aÅŸkın bir süredir kara, hava ve denizden ambargo altında tutulan bir halkın doÄŸal tepkisidir. Bu süreçte müminlerin kalplerinin sıkı sıkıya baÄŸlı olduÄŸu Kudüs ÅŸehri, hızla YahudileÅŸtirme politikalarına maruz kalmıştır. Hamas, Kudüs'e karşı sorumluluk hissederek bu ÅŸehri korumak için geçmiÅŸte mücadele etmiÅŸtir ve gelecekte de mücadele etmeye devam edecektir. Buna ek olarak Siyonist varlıktaki hakim tabaka, çatışmayı kesin olarak sonlandırma siyaseti benimsemiÅŸ, bu doÄŸrultuda yerleÅŸimci politikasında büyük bir artış yaÅŸanmış ve İsrail ile Arap ve İslam ülkeleri arasında iliÅŸkilerin normalleÅŸmesi süreci hızlandırılmıştır. Tüm bunlar Filistin davası aleyhinde gerçekleÅŸmiÅŸtir. Ayrıca, düÅŸman hapishanelerinde bulunan ve bazıları kırk yılı aÅŸkın süredir tutsak olan binlerce esirin serbest bırakılması için herhangi bir umut kalmamıştır. Bu koÅŸullar, Kassam Tugayları'nın bu kahramanca operasyonu gerçekleÅŸtirmesine sebep olmuÅŸtur.

Bu operasyon, Siyonist projenin bölgeyi ele geçirme planlarını durdurmak için gerçekleÅŸtirildi. Çünkü bölgedeki bazı devletler kendisine himaye saÄŸlamak için bu projeye yönelmeye baÅŸlamıştı ve bazı Arap devletleri de onunla ittifak kurmuÅŸtu. Bu operasyon, İsrail'in bölgedeki egemenliÄŸine son veren bir hamle olmuÅŸtur.

Bu operasyon diÄŸerlerinden farklıdır; hazırlık süreci yıllarca sürmüÅŸ ve strateji, siyaset ve güvenlik alanlarında yanıltma taktikleri içermiÅŸtir. Saldırı, Gazze Åžeridi'ni kuÅŸatma görevi için tahsis edilmiÅŸ askeri birliÄŸe karşı doÄŸrudan baÅŸlatıldı. DireniÅŸ, sınırlı imkanlara raÄŸmen, bu birliÄŸi yenilgiye uÄŸratarak rekor sürede çöküÅŸüne neden oldu. SavaÅŸçılarımızı hazırladık, elimizden gelenin en iyisini yaptık, düÅŸmanı inceledik ve Allah'ın yardımı ve desteÄŸiyle onu yenmeyi baÅŸardık. 'EÄŸer Allah’a yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.' (Muhammed Suresi, 7. ayet)

Bu operasyon, düÅŸmanla çatışmada yeni bir dönemin temelini atmıştır. Artık inisiyatif alacağımız, düÅŸman ordusuna stratejik yenilgiler yaÅŸatacağımız bir döneme girmiÅŸ bulunmaktayız ve bu yenilgilerin etkileri, savaşın tozu dumanı dağıldığında daha da netleÅŸecektir. İşgalcilerin yıllar boyu kanıtladığı üzere, düÅŸman yalnızca gücün dilinden anlamaktadır. Bu yüzden haklarımızı yalnızca güç kullanarak alabiliriz, düÅŸman baskı altında olmaksızın bizim haklarımızı asla tanımayacaktır.

Binalarımızda ve altyapımızda büyük kayıplarımız var. Yaralarımızın çokluÄŸu nedeniyle acımız büyük. VerdiÄŸimiz ÅŸehitlerden dolayı yaÅŸadığımız hüznü yalnızca Allah bilir. Ancak tüm bu bedelleri, Allah'tan izzet, onur ve zafer umarak ödüyoruz, inÅŸallah.

           2. Aksa Tufanı üzerinden bir yıl geçti. İlk dönem yapılan deÄŸerlendirmeler ve ÅŸu an yapılan yorumlar arasında hangi benzerlik, farklılık ya da tutarsızlıklar var? YaÅŸanılan bir yıllık süreci nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz?

Aksa Tufanı savaşı hala devam ediyor ve deÄŸerlendirme süreçleri akışkan ve hareketli bir zemini deÄŸil, saÄŸlam bir zemini gerektiriyor. Veriler ve deÄŸiÅŸkenler oldukça fazla. Biz sahada gerçekleÅŸen hadiseleri anbean, savaÅŸa olan etkileÅŸimi güçlendirecek ÅŸekilde deÄŸerlendiriyoruz. İsrail düÅŸmanına karşı mücadelemizi sürdürüyoruz ve inananları, Filistin'deki kardeÅŸlerine yardıma teÅŸvik etmeye devam ediyoruz. Genel olarak, bu savaşın stratejik boyutlara sahip olduÄŸunu ve Arap ve İslam ümmetinin tarihindeki en önemli dönüm noktalarından biri olarak kaydedileceÄŸini düÅŸünüyoruz. Ümmetin tüm kesimlerini, ister bireyler ister gruplar olsun, Filistin'deki kardeÅŸlerine yardım faaliyetlerine katılmaya davet ediyoruz. Vakit katılım vakti, deÄŸerlendirme vakti deÄŸil.

          3. İslami bir hareket olan HAMAS öncülüÄŸünde geliÅŸen Aksa Tufanı, İslamcılık tartışmalarını ve İslami Hareketlerin düÅŸünsel ve kurumsal yapılanmasını nasıl etkiledi/etkileyecek?

Büyük olaylar, bölgenin hem coÄŸrafi haritasında hem de halkların düÅŸünsel yapılarında doÄŸrudan deÄŸiÅŸimlere yol açar ve bu deÄŸiÅŸimlerin etkisi on yıllarca sürebilir. Bu, etkileÅŸimlerin bir sonucudur, bu etkileÅŸimlerde baÅŸarı gösterenler bunun olumlu yansımalarını görecekler, hata yapanlar ise sonuçlarına katlanacaktır. İslami hareketler, bu kutlu mücadelenin merkezinde yer almaktadır. İslam düÅŸüncesine ve İslami hareketlere merkezi ve etkili bir rol atfetmeden Arap ve İslam halklarının geleceÄŸini öngörmek zor bir durumdur. Siyasi görüÅŸe sahip bir nesil ortaya çıkıyor ki bu nesil, baÅŸta batının bölgemizdeki ileri karakolu olan İsrail'den kurtulmak olmak üzere, ümmetin maslahatları ve medeniyet rolünü yeninden üstlenmek ile Kassam Tugayları mücahidlerinin temsil ettiÄŸi [Kur'ani anlamda] vasat İslam düÅŸüncesinin pratik uygulaması arasında bir uyumun olduÄŸunu gördü. Bu nesil, her gün Filistinli direniÅŸçilerin kahramanlıklarını dinlemektedir.

Her halükarda, İslami hareket son yıllarda sendelemiÅŸ olsa da ölmedi. Her deneyimin kendine özgü bir baÄŸlamı vardır ve Aksa Tufanı savaşı, bu hareketlere yeniden hayat verecektir. Sadece bu hareketler deÄŸil, aynı zamanda Arap ve İslam ülkelerinin çıkarlarını ön planda tutan ve baÅŸta Amerika BirleÅŸik Devletleri olmak üzere Batı ile iÅŸ birliÄŸi yolunu reddeden tüm milli hareketler de bu canlanmadan payını alacaktır.

Öte yandan on yıllar önce ortaya çıkan, Batı medeniyetini benimseyen ve onları takip edilmesi gereken ideal model olarak gören bir akım bulunmaktadır. Bu akım, ümmetin seçkin tabakası tarafından benimsendi ve medya ve araÅŸtırma merkezleri gibi etki araçlarına sahip oldular. Ancak, Gazze savaşı karşısında Batı'nın kendi içerisinde batı modeli çökmüÅŸtür. Çifte standartlar en kötü haliyle ortaya çıktı. Ancak Batı, soykırımcıları desteklemeyi haklı çıkaracak bir gerekçe bulamadı. Bu durum, onların düÅŸüncelerinin ve uygulamalarının ne kadar sapkın olduÄŸunu açığa çıkardı. Bu serbest düÅŸüÅŸ, bir boÅŸluk bıraktı ve hakikaten hiçbir boÅŸluk uzun süre kalmaz, çünkü o boÅŸluÄŸu baÅŸkaları dolduracaktır. Bu boÅŸluÄŸu doldurmak, İslamcılar ve milliyetçi seçkinler için en önemli tartışma baÅŸlığı olmalıdır. Bu, ümmetin kalkınması ve medeniyet sahnesindeki rolünün yeniden kazanması için çalışan yeni seçkinlerin temellerini atmak için bir fırsat. Belki de Hamas modeli ve savaÅŸta gösterdiÄŸi direniÅŸ, özellikle savaşın uzunluÄŸu, ÅŸiddeti, verilen fedakarlıklar ve Allah'ın izniyle kazanılacak zaferle birlikte, birçok alanı ÅŸekillendirecek uygun ortamı bulacaktır.

           4. Aksa Tufanı sonrası gerek Filistin'de gerekse bölge ülkelerindeki mevcut statüko aynı ÅŸekilde devam edebilir mi? BangladeÅŸ'te seküler diktatörün devrilme sürecinde Aksa Tufanı'nın etkisi olmuÅŸ mudur? Benzer sonuçların yarım kalmış Arap devrimlerinde tekrarlanma olasılığı hakkında düÅŸünceleriniz nelerdir?

Filistin’in kaderi, yalnızca Müslümanlar için deÄŸil, alemler için mübarek bir toprak olmaktır. Bu nedenle Filistin’deki olaylar, çevresine de bereketini yayar. Aksa Tufanı savaşı, ümmet ve onun devrimci gençleri için ilham kaynağı olmuÅŸtur. Bu savaÅŸ, gençlere kendilerini ve yeteneklerini keÅŸfetme fırsatı sunmuÅŸ, ilerlemelerini engelleyen aksaklıkları görmelerini saÄŸlamıştır. Bu açıdan BangladeÅŸli gençler en önde gelen gençler olmuÅŸtur. Filistin ile Gazze, hem BangladeÅŸ seçkinlerinin hem de halklarının söylemlerinde ve devrimci faaliyetlerinde yer bulmuÅŸtur. Buna karşılık, birçok diktatörlük rejimi, bu savaşın kendi rejimlerinin istikrarını tehdit edebileceÄŸini hissetmektedir. Bu nedenle, ümmetin düÅŸmanlarına ve kendi çıkarlarına hizmet etmek amacıyla olumsuz ya da tarafsız bir tavır almışlardır. Çünkü direniÅŸin zaferinin, halkları için yeni bir diriliÅŸ olacağını düÅŸünmektedirler.

           5. İİT, Arap BirliÄŸi gibi örgütlerin konumu ne olacak? MeÅŸruiyetleri ve güvenirlikleri uzunca bir süredir yüksek sesle sorgulanan ve iflas ettiÄŸi söylenen uluslararası düzen yerine nasıl bir yeni dünya düzeni kurulacak? Büyük savaÅŸların galipleri tarafından kurulan dünya düzenin sonuna geldik mi?

Başını Amerika BirleÅŸik Devletleri’nin çektiÄŸi Batılı küresel hegemonyaya dayanan uluslararası sistem, kritik bir aÅŸamaya ulaÅŸmıştır. Henüz sona erdiÄŸini söyleyemesek de sistemin kaderini belirleyecek zorluklarla karşı karşıya olduÄŸunu görmekteyiz. ABD'nin rolünün gerilediÄŸini, buna karşılık Çin ve Rusya gibi diÄŸer güçlerin yükseliÅŸte olduÄŸunu gözlemliyoruz.

Aksa Tufanı savaşı, bu sisteme bir darbe vurmuÅŸtur, çünkü İsrail, ABD'nin Orta DoÄŸu’daki hegemonyasının en önemli unsurlarından biridir. Bu nedenle, Gazze savaşı dünya genelinde, farklı kıtalar ve ülkeler üzerinde yankılar bırakmıştır. Bizler bu savaşın dünyayı, Amerikan hegemonyasının bulunmadığı ve içerisinde İsrail'e yer olmayan çok kutuplu bir dünya düzenine doÄŸru sevk etmesini umut ediyoruz.

Mevcut uluslararası ve bölgesel örgütler, ÅŸu anki sistemin bir ürünüdür ve bu örgütlerin varlıklarını sürdürmeleri ya da rollerini korumaları zorunlu deÄŸildir. Yeni bölgesel ve uluslararası örgütlerin veya BRICS gibi mevcut yapıların, Amerikan ve Batı hegemonya araçları aleyhinde yükselmesi beklenebilir.

Bu sistem İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra inÅŸa edildi ve Batı ile ABD, dünyadaki hakimiyetlerini koruyacak ÅŸekilde bu sistemi ÅŸekillendirmeyi baÅŸardı. Bu sisteme karşı çıkanlar ise Venezuela, Küba, Kuzey Kore, İran ve Rusya gibi ablukaya alındı, savaÅŸlarla karşı karşıya kaldı ve izole edildi. Hamas'ın yenilgisi, bölgedeki hegemonyanın ve küresel düzenin sürmesi için zorunlu, Hamas'ın zaferi ise deÄŸiÅŸimin baÅŸlangıcı olacaktır. Bu nedenle savaşı bu boyutlarıyla ele alıyoruz.

          6. Alim, aydın, akademisyenler, kanaat önderleri, STK'lar İslam dünyasında, Batı'da ve diÄŸer bölgelerde Siyonist soykırımı karşısında nasıl bir tavır ortaya koymuÅŸlardır, gerekli performansı göstermiÅŸler midir?

DireniÅŸin Aksa Tufanı operasyonunun baÅŸladığı ilk andan beri söylemi ümmete hitap etmekteydi. Alimler, partiler, seçkinler, halk kitleleri ve aynı zamanda rejimler bu hitabın muhataplarıydı. Çünkü direniÅŸ, onların rollerinin önemini ve bu büyük mücadelede onlardan beklenenleri idrak ediyordu. Bu baÄŸlamda, birçok alim ve aydının olayın büyüklüÄŸüne uygun kahramanca duruÅŸ gösterdiÄŸini gözlemliyoruz. Bu duruÅŸlar, ümmetimizin faydasına olan ÅŸeylere odaklanmakta ve olayların ciddiyetine uygun bir ÅŸekilde hareket etmektedir. Ancak açıkça söylemek gerekirse, bazı kurumlar ve seçkinler kendilerinden beklenenin altında bir tavır gösterdi.

          7. YaÅŸadığı anlam bunalımını teknolojik ilerleme ile kapatmaya çalışan, fütüristik bir gelecek kurgusuna, dijital dünya ve yeni sekülerleÅŸme dalgasını basamak kılan küresel hegemonya karşısında Aksa Tufanı dünya halkları için farklı seçeneklerin kapısını aralayabilmiÅŸ midir, bu süreçte İslami Hareketler nasıl bir rol üstlenmelidir?

Hakikaten Aksa Tufanı savaşı yalnızca Filistinlilerin deÄŸil, herkesin savaşıdır. Bu savaÅŸtan sadece İsrail deÄŸil, aynı zamanda onun müttefikleri de zarar görmektedir. Bu nedenle bu savaÅŸ adaletin savaşıdır. Ümmeti ağır yükler altına sokan, onu dünyanın en alt sıralarına iten, yiyip içtiÄŸini dahi ithal etmek durumunda bırakan, zenginliklerini düÅŸük fiyatlara sattıran ve günümüzle geleceÄŸimizi talan eden faaliyetler yürüten dış hegemonyadan kurtuluÅŸ mücadelesidir.

Bu nedenle bu savaÅŸ herkes için kapıları açmıştır, herkesin bu savaÅŸta bir payı olabilmesi için bir fırsat sunmuÅŸtur. Batının küresel hegemonyasına karşı mücadele, İsrail’i zayıflatacak bir adımdır. Yüce Allah İsrailoÄŸulları hakkında " Allah’tan bir ipe ve insanlardan bir ipe tutunmadıkça, nerede bulunurlarsa bulunsunlar, onlara alçaklık damgası vurulmuÅŸ, Allah’ın gazabına uÄŸramışlar ve aÅŸağılanmaya mahkûm olmuÅŸlardır." buyurmuÅŸtur ki bu ayet, insanların bu iÅŸgalle iplerinin koparılmasının özgürleÅŸmenin bir ÅŸartı olduÄŸunu gösterir. Dijital dünya, bu çatışmanın alanlarından biridir ve İslami hareketler bu mücadelenin öncüsü olmalıdır. Çünkü onlar bu konuda en yetkin olanlardır ve neredeyse her Arap veya İslam ülkesinde bir İslami hareket bulunmaktadır. Bu hareketler, deneyim ve yetkinlikten de yoksun deÄŸildir. EÄŸer bu kapıyı zorlarlarsa, arkasında bu kutlu savaÅŸta asker olarak yer alacak binlerce genç bulacaklardır.

Yorum Yapın